ASTROLOJİ Sana Bana Özel 

SHAKESPEARE’İN ASTROLOJİSİ

William Shakespeare’in çalışmaları birçok farklı kaynaktan gelen zengin imgelerle doludur. Mitoloji, sihir ve bilim konularının tümü onun metinlerinde kendilerine bir yer bulmaktadırlar. Çalışmalarındaki imgelerin en zengin kaynaklarından biri de astrolojidir. Shakespeare, astrolojik olaylara, tahminlere ve metaforlara oyunlarında ve şiirlerinde geniş bir yer verir. Bu makalede, Shakespear’in çalışmalarındaki bu astrolojik göndermeler, “Yeter ki Sonu İyi Bitsin (All’s Well That Ends Well)” ve “Kral Lear (King Lear)” oyunlarındaki astrolojik unsurlar göz önünde bulundurularak incelenecektir. Shakespeare astroloji hakkında çok bilgiliydi ve astrolojik uygulamalara riayet etmekte ve son derece saygı duymaktaydı. Bunun, oyunlarından örnekler kullanılmak suretiyle ve astrolojinin o dönemdeki popülaritesine ve o dönemde kullanılan astrolojik metotlara bakılarak ortaya konması mümkündür.

Bu oyunlarındaki astrolojik elementleri deşifre etmeye başlamadan önce astrolojinin genel kavramları hakkında temel bir bilgiye sahip olmamız gerekir. Astrolojinin binlerce yıldan fazla süre içinde gelişmiş kompleks bir metodolojisi vardır. Shakespeare döneminde uygulanmış olan astrolojinin kökleri yine binlerce yıl öncesine dayanır. Bilebildiğimiz kadarıyla astroloji, yılın önemli zamanlarında belirli yıldızların ya da gezegenlerin konum, renk, ve parlaklık durumlarından kaynaklanan ana işaret ve belirtilerin okunması ile başlamıştır. Astrolojinin arıtılması, düzenlenerek bir sisteme bağlanması ve kodlanması Yunanlılar tarafından fakat özellikle Claudius Ptolemy’nin M.S.2. yüzyılda yazdığı Tetrabiblos eseri ile gerçekleştirilmiştir. Rönesans ve modern batı astrolojisinin temel kavramları bu çalışmaya dayanmaktadır.

Astroloji basit bir anlatımla, dünya üzerindeki hayat ile güneş, ay ve gezegenlerin gözlemlenebilir hareketlerinin karşılıklı ilişkisi ve etkileşimidir. Astroloji döngülerin incelendiği bir bilimdir. Dünyanın güneş etrafındaki bir yıllık döngüsü, ayın dünya etrafındaki 28 günlük döngüsü ve dünyanın kendi etrafındaki dönüş hareketinin 24 saatlik döngüsü buna örnektir. Dünya ile ilişkisinde her gezegen kendi döngüsüne sahiptir. Güneşe yakın olan Merkür ve Venüsün yaklaşık olarak birer yıllık döngüleri varken, dünya yörüngesinin dışında kalan gezegenlerin ise daha uzun süren döngüleri vardır. Mars 2 yıl, Jüpiter 12 yıl ve Satürn 28 yıllık döngülere sahiptir. Shakespeare döneminde Uranüs, Neptün ve Pluto henüz bilinmemekteydi. Bu makalede güneş ve ay da gezegenler olarak anılacaktır.

Her gezegen kendine özgü niteliklere sahiptir ve vücudun farklı bölümleri, yaşamın farklı alanları, hatta mekanları ve nesneleri ile bağlantılıdır. Örneğin Venüs gezegeni vücudumuzda boğazı, sanatsal uğraşıları, mücevherleri, bahçeleri ve bakırı yönetir. Yine her gezegen Zodyak burçlarından bir ya da ikisini ve gökyüzünün 12 mevsimsel bölünmesiyle oluşan –evler adını verdiğimiz– alanlardan birini yönetir. Venüs gezegeni Boğa ve Terazi burçlarını yönetmektedir. Zodyak burçları, baharın birinci gününde astrolojik yılı başlatan Koç burcu ile başlar. Ayrıca her burç, dünyanın kendi etrafındaki dönüş hareketine istinaden oluşmuş 12 evden biri ile bağlantılıdır. Koç burcu birinci evin tabiatını paylaşır, Boğa burcu ise ikinci evin ve diğer burçlar da bu sırayı izler. Bunlara ek olarak, birinci evin başlangıç çizgisi ‘yükselen’, onuncu evin başlangıç çizgisi ise ‘tepe noktası’ adını alır. Her bir horoskopta ikisi de çok önemli noktalardır.

Horoskop zamanın belirli bir anı için çizilmiş bir astrolojik haritadır. Bu, bir kişinin doğum anı (natal harita/doğum haritası), bir olay ya da girişimin başlangıç anı (seçim astrolojisi haritası), hatta bir sorunun sorulması anı (soru astrolojisi haritası) olabilir. Gökyüzünün stilize edilmiş bu haritası astrolog tarafından, gezegenlerin pozisyonlarının ve ev çizgilerinin bulunması için trigonometrik ve logaritmik hesaplar kullanılarak belirli bir tarih, saat ve mekan için hazırlanır. Haritanın oluşturulmasından sonra astrolog, gezegenler arasındaki açıların ya da açısal ilişkilerin olup olmadığını görmek için hesap yapar. Gezegenler arasındaki açılar iki gezegenin birbirine ne derece ve nasıl entegre olacağını gösterir. Ana açılar ise şunlardır: 0 derecelik açı ile kavuşum açısı, altmışlık açı olarak tabir edilen 60 derecelik açı, 90 derecelik açı ile kare açı, 120 derecelik açı ile üçgen açı ve 180 derecelik açı ile karşıt açı. Tüm bu bilgileri bir araya topladıktan sonra astrolog haritanın yorumuna geçebilir. (Lilly 51-103)

Shakespeare döneminde astrolojiye riayet edilmekte ve çok saygı gösterilmekteydi. Yüksek sınıf ve halk sınıfının her ikisi de astrologlara başvururdu ve her iki sınıf da astrolojik kavram ve terimlere aşinaydı (Clark 37 – 43). Elizabeth döneminin en ünlü astroloğu John Dee idi. Dee döneminin ünlü astroloğu olmakla birlikte, Dee’nin danışanlarının en ünlüsü ise Kraliçe Birinci Elizabeth idi. Günlüğü bize Dee’nin, Kraliçe ve onun maiyetiyle ne kadar sık görüştüğünü ve o dönemde çalışan bir astroloğun günlük hayatının krolonojisini göstermektedir (Naylor 183 – 196). O dönemin İngilteresinde astrolojinin çok geniş bir kullanım ve uygulama alanına sahip olduğu verilerine dayanarak, Shakespeare’in de astrolojik kavramlar konusunda bu kadar bilgili ve hünerli olması hiç şaşırtıcı değildir.

Shakespeare ve astroloji birlikte düşünüldüğünde “Yeter ki Sonu İyi Bitsin (All’s Well That Ends Well)” oyunu akla gelir. Oyunun ilk perdesinden bir bölüm aşağıdadır:*

HELENA: Mösyö Parolles, siz cömert bir yıldızın etkisi altında doğmuş olmalısınız.

PAROLLES: Mars’ın etkisi altında.

HELENA:.Ben de özellikle Mars’tır diye tahmin ettim.

PAROLLES: Nasıl?

HELENA: Savaşlarda sırtınız yerden kalkmadı da ondan

Mars etkisi altında doğmuştur diye düşündüm.

PAROLLES: Etkisi arttığında elbette.

HELENA: Hayır, bence geriye çekilince.

PAROLLES: Neden böyle düşünüyorsunuz?

HELENA: Vuruştuğunuzda hep geriye kaçıyorsunuz da ondan.

PAROLLES: Bu bir taktik.

HELENA: Demek korkunca kaçmak güvenliğinizi sağlıyor. Sizdeki cesaretle korkunun bireşimi kaçmanıza yarayan bir özellik olmuş. Siz de bunu kendinize çok yakıştırmışsınız.

(1.Bölüm, 1.Sahne)

Açıkça görülmektedir ki Helena astrolojik kavramları anlamakta ve bunları kendi yararına kullanmaktadır. Oyunun kahramanı olarak, kendi entelektüel maharetini, hayatının kontrolünü eline alarak göstermektedir. Müstakbel kocasının hizmetçisi olan Parolles ile olan yukarıdaki bölümde, Helena onu “cömert bir yıldızın etkisi altında doğmuş” biri olarak tanımlar. Parolles cevap olarak marsın etkin olduğu vakitte doğduğunu söylediğinde ise, “Hayır, bence geriye çekilince” diyerek ona sert çıkar. Helena “geriye çekilince” derken, marsın yaklaşık iki yılda bir dünyadan gözlemlenebilen doğal geri gitme hareketini kastetmektedir. Büyük bir savaşçı olduğunu iddia eden Parolles de marsın ileri hareketinde doğduğunu ileri sürmektedir. Fakat onun büyük bir yalancı ve büyük ihtimalle de korkak biri olduğunu bilen Helena onun marsın geri hareketi esnasında doğduğuna inanmaktadır. Geri giden Mars, aldatıcı, korkak ve talep edildiğinde ya da yardım istendiğinde direk harekete geçmeye aciz bir insanı ifade eder. Bu durum Parolles’e tıpa tıp uymaktadır. Burada Shakespeare, kahramanına keskin bir astrolojik kavrayış vermektedir. Helena bilgili bir şifacıdır ve bu sıfatla hastalıkları teşhis ve tedavi ederken astrolojinin yardımından faydalanmaktadır. Shakespeare döneminin fizikçileri okulda astroloji eğitimi de görürlerdi. Shakespeare Helena’yı kralı tedavi etmek ve kendi geleceğini güvence altına almak için maharetini kullanan bir karakter olarak oluşturmuştur.

“Kral Lear” trajedisinde ise astroloji daha büyük bir etken olarak kullanılmıştır. Birinci perdede Gloucester öncelikle astroloji konusunu ortaya atmaktadır:

GLOUCESTER: Şu son günlerdeki güneş ve ay tutulmaları hiç de hayra alamet değil. Gerçi bilimsel düşünce bu doğa olaylarını şu ya da bu nedene bağlıyor ama insan doğası yine de bu tutulmaların ardı sıra gelen belalardan yakasını kurtaramıyor. Sevgiler soğuyor, dostluklar parçalanıyor, kardeşler bozuşuyor; kentlerde ayaklanmalar, ülkelerde anlaşmazlıklar çıkıyor; saraya ihanet; baba ile evlat arasına kara kedi giriyor. Oğlum olacak o alçak da bu kehaneti doğrulamıyor mu? İşte babaya karşı duran bir evlat: kral doğal yoldan çıkıyor, bu kez de evladına cephe alan bir baba. Hayatımızın o güzel günleri geçti artık… Hile, yalan dolan, ihanet ve her türlü yıkıcı düzenler peşimizi bırakmayacak artık… taa mezara kadar. O yılanın gerçek kimliği ortaya çıkar Elmund. Bir şey kaybetmezsin ama dikkatli ol. Bak o soylu, sadık Kent nasıl da sürüldü! Suçu? Dürüstlük. Çok garip, çok garip.

(1.Bölüm, 2.Sahne)

Gloucester, ülkedeki sıkıntılı meseleleri o sırada oluşmuş güneş ve ay tutulmaları ile eşleştiren, oyundaki sempatik karakterlerinden biridir. Astrolojide tutulmalar görüldükleri yerlerde büyük felaketlerin olabileceğinin habercisi olan güçlü astrolojik olaylardan bir tanesidir. Gözle görülebilir tam güneş tutulması nadirdir ve kralın, ülkenin ya da ilgili birimin haritasındaki pozisyonlarına bağlı olarak eski yapıları yok edip yenileri ile değiştirebilirler. Tutulmalar savaşın ve zorlayıcı değişimlerin habercisidirler ve Gloucester bu durumun farkındadır. Tutulmaların bir diğer muhtemel sonuçlarından biri ise Gloucester’in de bizzat çok yakından bileceği körlüktür. Gloucester astrolojinin etkinliğine inanmakta ve itibar etmektedir.

Gloucester’in gayrimeşru oğlu Elmund’un ise çok daha farklı bir astroloji anlayışı vardır. Astrolojiye inanmaz, onu anlamaz ve saygı duymaz. Bu, babasının sahneden çıkışından hemen sonraki tiradında görülebilir:

ELMUND: İşte insanların sersemliğine güzel bir örnek: çoğu kez kendi ektiğimizi biçtiğimiz halde, bahtımız kapandı mı, başımıza gelecek felaketlerin sorumluluğunu gider güneşe, aya ve yıldızlara yükleriz. Sanki zorunlu olduğumuz için kötülük yaparmışız gibi; sanki göklerin zoru ile budala, doğuşumuza egemen olan burcumuzun baskısı ile alçak, hırsız ve hain; sanki yıldızımızın etkisine boyun eğmek gerektiği için sarhoş, yalancı olur, zina ederiz. Yaptığımız bütün kötülükler kutsal bir gücün zoruyla olur. ***** peşinde koşan bir zamparanın şehvetini bir yıldıza yüklemesi harika bir kaçamak doğrusu! Babam annemle Ejder takım yıldızlarının kuyruğu altında birleşmiş, ben de Büyük Ayı’nın altında doğmuşum, huyum da ondan kaba, saba ve şehvetli olmuş! Saçma! Ben ***** olarak ana rahmine düşerken, en saf yıldız göklerde parlasaydı bile, ben neysem o olurdum yine. Edgar’a gelince…

(1.Bölüm, 2.Sahne)

Elmund’un gerçek bir astroloji bilgisi yoktur. Birçok yanlış varsayımlara sahiptir ve astrolojinin etkinliğine itirazında birçok hata yapar. “Ejder takım yıldızlarının kuyruğu altında” diyerek Ejderhanın kuyruğundan bahsettiğinde, takımyıldızlardan ya da burçlardan söz ettiğini sanmaktadır. Aslında Ejderhanın Kuyruğu elipslerin oluşumu ile ilgili bir nokta olan Güney Ay Düğümü için kullanılan isimlerden biridir. Kuzey ya da Güney Ay Düğümü ile 12 derecelik açıda bir yeni ay olduğu zaman bir solar elips oluşur. “Babam annemle Ejder takım yıldızlarının kuyruğu altında birleşmiş…” demektedir. Astroloji karakteri tanımlamak için gebe kalınan anı kullanmaz, sadece doğum saatini kullanır. Elmund ayrıca Büyük Ayı’nın altında doğduğunu beyan etmektedir, bu imkansızdır çünkü Büyük Ayı zodyaktaki bir takımyıldız değildir; güneşin dünya etrafındaki seyir yolu olan ekliptiğin rotasıdır. Büyük Ayı’nın geleneksel manada astrolojik bir anlamı yoktur. Astrolojiye karşı Elmund’un sert eleştirisi astroloji paradigmasının etkinliğinden ziyade, özgür iradenin karşısındaki kader tartışması ile ilgilidir. Bugün halen astrologlar özgür iradeye karşı kader tartışmasının içindedirler. Ancak Elmund’a gününün astrolojik bilgisi geçmiş olmalıydı. Elmund’un sözlerine tanık olan üvey kardeşi Edgar:

ELMUND: Geçen gün bir yazı okumuştum; bu güneş ve ay tutulmasından sonra neler olacağını belirtiyordu; onu düşünüyorum.

EDGAR: Böyle şeylere kafa yoruyorsun ha!

ELMUND: İnan bana, yazıdaki kehanet birer birer çıkıyor: baba ile evlat arasında doğal olmayan durumları; ölüm, kıtlık; eski dostlukların bitmesi; devlet içinde ikilik, anlaşmazlık, krala ve soylulara gözdağı, beddualar; gereksiz kuşkular; dostların sürgüne gönderilmesi, ordunun dağılması, evlilik bağlarının kopması, daha neler neler…

(1.Bölüm, 2.Sahne)

Edgar’ı yanıltmak için bir zemin hazırlamak üzere Elmund babasının söylediklerini süsleyerek tekrarlar. Elmund üvey kardeşine, babasına ve krala karşı çıkarken aslında bir astrolojinin oyununu oynadığını bilmemektedir. Nitekim Gloucester tarafından yapılan astrolojik yorumlar oyunun sonunda gerçekleşecektir.

Tüm bu örnekler göstermektedir ki Shakespeare astrolojiyi çok iyi bilmekte ve olay örgülerini ilertletmek, karakterlerine incelik kazandırmak için astrolojiyi kullanmaktadır. Yarattığı karakterlerinden seyircinin rahatsız olmasını ya da onları sevmesini sağlamak için astrolojiyi kullanıp kullanmadığı ise tartışmaya açık bir konudur. “Yeter ki Sonu İyi Bitsin (All’s Well That Ends Well)” oyununda Helena’nın sözlerine astrolojik prensiplerin derin bir kavrayışını nasıl yerleştirdiğini görmekteyiz. Böyle yaparak astrolojik bilgisi yüksek olan seyircisine karşı Helena karakterini daha çekici kılmaktadır. Tersine “Kral Lear” oyunun başlarında Elmund karakterine astrolojiye karşı yanlış bilgiyle sert eleştiriler yaptırtarak onu yermektedir.

Bu iki oyunu incelemek bize Shakespeare’in astrolojik konular hakkında çok bilgili ve hünerli olduğunu göstermektedir. Yine bu iki oyun göstermektedir ki, Shakespeare çok güçlü ve yetenekli olan kahramanlarından birine astrolojiye inanç ve astrolojik bilgi verirken; en hilekar ve en yerilen kötü adam karakterlerinden birine ise astrolojiyi küçümsemeyi ve astrolojik cehaleti vermiştir. Shakespeare ne yaptığını bilmekteydi. Astrolojik bilgisi ona kendi seyircisine daha etkin ve daha iyi bir şekilde ulaşmasını sağladı. Astrolojik prensiplere egemen olması, İngiliz Dilinin en önde gelen yazarı olmasına yardımcı oldu.

Her Dem Bütünün Hayrına OLsun

Buna da Bakmalısın !

Leave a Comment

error: Content is protected !!