Doğru Nefes Alıp Vermenin Psikolojik Sonuçları
Gelişi güzel alınan yetersiz ve sık aralıklı nefes alış verişleri
psikolojik açıdan gerçeklikten uzak ve var oluşunun henüz bilincin de olmama durumunun karşılğıdır.
Kesik, sık aralıklı, düzensiz ve yetersiz nefes alışlar
göreceli ve sanal olan her şeyin gerçek gibi algılanmasına sebebiyet verirler.
Bu durumda sahte kişilikler gerçek ben gibi algılanmaya başlanır.
Sık ve yetersiz nefes alışverişleri aslında kişinin kendini değersiz kabul etmesinin bilinçliliğidir.
Bulunduğu durumu koruma güdüsü de sık ve yetersiz nefes alış verişlerden dolayı ortaya çıkan etkendir.
Eksik solunum yapan kişi bireyseldir. Sadece kendi durumu ile ilgilidir.
Nefes durumun oluşturduğu stres hormonlarının aşırı faaliyeti sonucunda korku ve endişe duyumsar.
Yetersiz nefes alışlarla oluşturamadığı bağlantısızlık yüzünden “ben yalnızım” ve “çaresizim” duygusunu gelişir.
Kişi nefesini kontrol altına alarak yüksek bir nefes performansına ulaştığı anda, bütünle bağlantıya geçer,
Bütünü hissettiği oranda yalnızlığı ve çaresizliği, yaşamsal zorluğu ve acı algılaması azalır.
Sıradan, yüzeysel, kontrolsüz, sığ ve yetersiz nefes alıp vermenin yarattığı
sahiplenmelerin sonucu olarak, sıkışıp kaldığı reaiteden çıkamaz.
Bu yüzden çoğunlukla otomatizmal davranışlar sergiler.
Bireyin sosyalleşmesinin odak noktası nefesidir.
Sosyalleşme ancak genişlettiği bakış açısı, farkındalık ve bilinç oluşması karşılığında
otomatik oluşan kontrollü ve kapsamlı nefes alışlara geçmekle mümkündür.
Diyafram nefesine geçmeye başlayan kişi düşünce biçimini değiştirip, acı deneyimleme ihtiyacından özgürleşir.
Kapsamlı diyafram nefesine geçişin psikomatik etkisi kendi varlığının sorgulamasını sağlar.
Neden?, niçin?, nasıl? sorularına, dinlerin ve felsefelerin içinden
kendi gerçekliğine ait köklü cevapları arar.
Toplumsal stres, bireylerin farklı nefes alışların sonucu olan bilinç seviyelerinin psikolojik şaşkınlığından oluşan fikir ayrılığıdır.
Toplumsal stres; henüz düzgün nefes alamayan, ayrılık bilincini ve mutsuzluğu deneyimlemek zorunda olan herkesin acılarının kaynağıdır.
Sık aralıklı ve yetersiz nefes alışkanlığı olan kişi, kendi egosunu dengeleyemez ama diğerlerinin egosunu geri çekmesini ister.
Doğru nefes kazanımı genel anlamda, insanın bu eksikliğini gidermesi
ve bütünleşme ihtiyacının karşılanması için hazır bir reçetedir.
Derin alınan ve uzun verilen nefes alış verişleri düşünceyi sessizliğe ve sakinliğe getirerek
acılarının, sahiplenme ve beklentilerinin sebepleri ile yüzleştirir.
Doğru solunumun kesin sonuçlardan bir tanesi de zarar vermeme erdemidir.
Diyafram nefeslerinin Tymus bezini uyarması sonucu olarak,
süreç içinde kendiliğinden ortaya çıkan zarar vermeme duygusu,
egonun kontrol edilmesi anlamında toplumla olan kişilik çatışmasını ve sürtüşmeyi bitirmeye yöneliktir.
Yeterli nefes almaya başlayan kişi, yeni anlayışlarını eyleme geçerebildiği oranda hızlanır.
Nefes alıyor olmanın farkındalığı, içinde bulunduğumuz büyük nefesle birleşmek ve ona uyum sağlamakla ilgilidir.
Kişi genellikle eylemsizliği şeçer.
Hiçbir şeye etki vermeden, olmakta olanın en mükemmel şekilde gerçekleştiğinin farkındalığıyla
uyanıklık ve tüm yanları algılamayı başarır.
Bu gidiş durgun ve pasif bir hareket değil, hızlı ve aktif bir ilerlemedir.