Alanlardaki Enerji Akışı
Enerji tıbbına göre fizik beden, aura olarak tanımlanan enerji alanının oluşturduğu negatifin fotoğrafı gibidir. Başka bir deyişle fizik beden, auranın enerjetik yapısına ve titreşim gücüne göre biçimlenmekte ve bütünlüğünü korumaktadır. Bu nedenle aura düzeyindeki her değişim fiziğe yansır. Bu değişimlerin fizikteki yansımaları kendini tükenmiş veya enerjiyle yüklenmiş hissetme, sağlıklı olma veya hastalanma şeklinde olabilmektedir.
Bir varlık canlılığını koruduğu sürece kozmosdan gelen çeşitli frekanslardaki enerjiyi aurasındaki şakralar aracılığıyla özümseyip fizik bedene iletir. Fizik beden de alınan besin maddelerini hücrelerinde özümseyip auraya enerji transferi sağlar. Bu durumda yaşayan sistemler hem dıştan içe doğru hem de içten dışa doğru sürekli bir enerjetik değiş tokuş durumundadır. Enerjetik alan fiziği desteklerken, fizik beden de enerji alanını desteklemekte böylece birleşik bir alan oluşmaktadır. Bu birleşik alan normal otonomisini koruduğu sürece sağlıklılık söz konusu olmaktadır.
O halde “hareket ve değişim” olgusu auramız için de geçerlidir. Durugörürler aurayı dans eden bir enerji seli gibi algılarlar. Auranın enerjetik karakteri her an çok çeşitli etkenlere bağlı olarak değişir. Uzun vadede ise yaşam deneyimlerimiz nedeniyle bilinçdışına kaydettiğimiz çeşitli kararlara (kimseye güvenmeyeceğim, beni kimse sevmez ki, intikamımı alacağım vb.), çeşitli duygulara (öfke, çaresizlik, kızgınlık, incinme, korku vb.) ve bilinçli farkındalığımıza bağlı olarak değişim gösterir. Bu nedenle her insanın aurası kendine özgüdür ve birbiriyle aynı özellikte iki aura yoktur.
Auradaki enerjiler bazen dışarı bazen de içeri doğru akarak sürekli sirküle olur. Bu enerjinin herhangi bir engelle karşılaşmadan akması bedenin sağlıklı olmasını sağlar. Akışa engel olan enerjetik bir blok varsa hastalık meydana gelir.
Örneğin solar pleksus (mide) bölgesinde bir sıkışıklık varsa bedene ulaşması gereken vital enerji, yaşamsal enerji azalır. Yani prana akışı tam olmaz. Çünkü solar pleksus şakrası hayat enerjisini fizik beden için çok önemli olan vital enerjiye dönüştürür. Aşırı gerilim, stres vital enerjiyi tüketir. Azalmış vital enerji genellikle hastalığın başlatıcısıdır.
Vital enerjinin tükenmeye başlamasıyla çabuk sinirlenme, karın veya göğüs bölgesinde sıkışma, tükenme hissi, iş yapmak için isteksizlik, üşengeçlik, sürekli uyku ihtiyacı, depresyon, atalet, cesaretsizlik ve çaresizlik hissi vs. başlar.