KADER DEĞİŞİR Mİ ?
Ne yaşarsanız yaşayın hiç teşekkür ettiniz mi? Biliyorum ki şu an “nasıl yani?” diyorsunuz. “Ben nasıl bir acı yaşadım biliyor mu acaba, sevdiğim bir insanı kaybettim, öldü, işimden atıldım, paramı kaybettim, boşandım, terk edildim” vs… gibi birçok deneyiminizi arka arkaya sıralayacak, bunun karşısında mı teşekkür etmeliyim diye yazdıklarımı belki de sorgulayacaksınız.
Neden hep güzel olduğunu düşündüğümüz konularda teşekkür ederiz ya da şükrederiz. Peki, olumsuz yaşanan şeyler bizi büyütmez mi, bizi geliştirmez mi? Daha kararlı olmamızı sağlamaz mı? Kendi gücümüzü yapabileceklerimizi görmez miyiz? O zaman neden onlara da teşekkür etmeyelim.
Bir güne nasıl başlıyoruz? Sabah uyandığımız andan itibaren önce kendimizle ilgili konuşmaya başlıyoruz, ya yorgun ya iyi hissediyoruz kendimizi, güzel yada çirkin, giydiğim yakıştı yakışmadı sonra o günkü programımızla ilgili, insanlarla ilgili birçok düşünce geçiyor aklımızdan hatta bunları sesli olarak bile söylüyoruz. Hiç düşüncelerinizi ağzınızdan çıkan sözleri takip ettiniz mi? Kendinizi dinlediniz mi? Olumlu olumsuz bir gün içinde söylediklerinizi yazsanız ne kadar çok olumsuzluğu çağırdığınızı belki de ne kadar az olumlu düşündüğünüzü daha rahat göreceksiniz..
Hem insanlar, hem yaşanan olaylar karşısında birçok yorumlar yapıyoruz. Zihnimiz devamlı üretiyor. İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, başarılı-başarısız, öfkeli-sevgi dolu, haklı-haksız gibi..
Bu yorumlar nasıl oluşuyor?
Kime göre, neye göre doğru yada yanlış diyoruz?
Nasıl, nereden bakıyoruz ve görüyoruz?
Dinlemeyi, anlamayı, görmeyi biliyor muyuz?
Empati kurabiliyor muyuz?
Kaç kişi yorum yapmadan tarafsız kalarak aslında bir gözlemci gibi yaşamın içinde var olabiliyor. Her şey olması gerektiği gibi en mükemmel haliyle olur. Yaşadığımız her olay bir dersimiz olarak karşımıza çıkar. Yaşanan olaylar tek bir insanın deneyimi değildir birçok insanı kapsar.
Kötü diye adlandırılan bir olay için kaç defa dönüp baktığımızda iyi ki öyle olmuş dediğiniz hiç olmadı mı? Çok haklı dediğimiz bir insan için sonradan bu da aslında yanlış yapmış dediğimiz kim bilir kaç olay yaşanmıştır. Ne kadar sevgi dolu dediğimiz insanların içinde nasıl fırtınalar koptuğunu öfkesini nasıl bastırdığını bilebilir miyiz? Öfkeli bir insanın içindeyse ne kadar büyük bir sevginin olduğunu, sevilmeye ilgiye ne kadar büyük bir ihtiyaç duyduğunu hiç görmediniz mi? Yada yaşanılan bir olayda bu kadar güçlü ve soğukkanlı olduğumu,bu kadar çok çözüm üretebileceğimi hiç bilmiyordum..demediniz mi?
Her insan yaşadığı bir olayda kendisine göre bir yorum yapar. Bu yorumu ailesi, geçmişi, deneyimleri, duyguları, korkuları ve yaşam şekliyle değerlendirir. Yaşanan bir olay birçok kişiye hizmet eder. Birisi için kötü olan diğeri için iyidir. Biri kazanır biri kaybeder. Biri mutlu, biri mutsuzdur. Biri işten atılır üzülür diğeri o işe girer sevinir. Biri şirketi için çok büyük bir iş kapar başka biri o işi kaybeder. Yaşadığımız her deneyim bize ve çevremize çok şey öğretir.
Yaşanan ne olursa olsun hayat bize şefkat ve sevgi ile bakar. Deneyimlerimizi bu sevgiyle yaşarız. Çok kötü bir şey oldu diye yorum yapan ise bizim bakış açımızdır.
Hasta olan kişi bir seçim yapar hayatı ile ilgili. Hayattan bir şekilde vazgeçmiştir. Kırgındır, üzgündür, öfkelidir. Öfkesi ve kırgınlığını iyileştirmesi için belki de birçok mesaj bu kişiye verilmiştir. Ama kişi bunu anlamaz, hep öfkeli ortamlarda kırgın ve üzgün olmaya devam edeceği deneyimler yaşar. Daha çok sinirlenir ve neden benim başıma hep bunlar geliyor diye herkesi, yaşamı, suçlamaya devam eder. Yine kişi anlamaz. İçindeki öfkenin büyüklüğü hatırlatılır bu kişiye, bırak öfkeni kızgınlığını, ihtiyacın yok buna, bırak, denir. Ama Öfke gittikçe büyür ele geçirir kişiyi. Onu yönetmeye başlar. Bedenine iyice yerleşir. Sağlıklı olan hücreler öfkeli, kızgın hücrelere teslim olur.
Başımıza ne gelirse gelsin olanı olduğu gibi kabul edelim. Sonra bu durumla ilgili nasıl davranacağımıza ne yapmamız gerektiğine dair bir seçim yapalım. Ayrılma cesareti gösteremediğiniz işinizden atıldığınız için yaşama kızacağımıza teşekkür etmeliyiz, sizin için belki de çok daha güzel bir plan oluşuyor, harika bir iş sizi bekliyor. Yaşadığımız olaya Kızgınlık ve öfke duyarsak, bu duygumuz yeni işin bize gelmesine engel olur.
Ayrılamadığınız eşiniz sizi terk ediyorsa izin verin gitsin, sizin için bambaşka bir plan olduğunu bilin. Ne oluyorsa sizin için oluyor, her olay bir duygunuza hizmetediyor.Her olayda bir duygu iyileşiyor. Her olayda size ait olan bir parça iyileşiyor ve yerine oturuyor.
Paranızı kaybediyorsanız bırakın hastalıklara gideceğine bu şekilde gitsin ama yaşadıklarımız karşısında neden bunu kendimize yaşattığımızı görüp anlayalım….ne kadar para kaybettin, o parayı kendinden sakındın mı, para kaybetme korkun mu var? nedir altta yatan sebep, farkındalıkla yaşayalım, hayatta hiç bir şey nedensiz değildir. Soralım çözelim ve yeniye öyle geçelim. Hemen etiketler yapıştırmayalım. Çok kötü bir şey oldu başıma felaket geldi diye, ne yaşanıyorsa en mükemmeli yaşanıyor, yaşanan her şey yaşamımızdaki bildiğimiz bilmediğimiz bir çok insana dersler veriyor, farkında olmadan bile hem kendimize hem de bir çok insana hizmet ediyoruz.
Yaşanan her olay için teşekkür edelim ve geçelim… Sınırlarımızı bırakalım, insanları anlayalım, hemen yorumlar yapıp etiketler yapıştırmayalım. Tüm duygularımızla iç içe barış içinde sevgiyle yaşayalım.. Başkalarında gördüğümüz kötü olumsuz diye adlandırdığımız her şey bizde de var olan duygular. Sadece seçimlerimiz farklı..
Kimisi öfkesini içine atar, kimisi dışarı vurur bu o insanın ne kötü nede iyi olduğunu gösterir. Bu kavramların hepsi göreceli kavramlardır. Yargılamak ve suçlamak bize düşmez. Her şeyin bir nedeni, her olayın vermiş olduğu bir hizmeti var.Her şey insanlar için. Başarılı olduğumuz kadar başarısız güçlü olduğumuz kadar güçsüz sevgi dolu olduğumuz kadar öfkeliyiz. Bunlar bizim duygularımız…Hangisini seçeceğimiz nasıl davranacağımız bize ait.
Anlayış, şefkat, sevgi, saygı dolu yaşamak için sevgi dolu kolay ve rahat deneyimler yaşamak için kendimize izin verelim.
Yeni döneme şöyle başlayabiliriz: Önce bugüne kadar bilerek veya bilmeyerek kırdığımız üzdüğümüz tüm kişilerden özür dileyelim. Kendimizle, yaşamla, seçimlerimizle, deneyimlerimizle barışalım. Her gün, o gün ne yaşamak istiyorsak onu seçelim. Şükrederek günümüzü kapatalım. Bu yaşamı en güzel şekilde yaşamak için kendimize izin verelim ve bunun en doğal hakkımız olduğunun bilincinde olalım.
“Ben her sabah uyandığımda bir seçim yapıyorum.. Tanrım bugün öyle bir gün olsun ki sevgi, anlayış, mutluluk, huzur, sevinç ve coşku yaşamımın merkezinde olsun. Tüm yaşamsal armağanlarımla bir ve bütün olarak akşam yatağıma yattığımda yaşamımda bu kadar harika insanlar olduğu için, sevdiğim işi en mükemmel şekilde yapabildiğim ve en güzel hizmeti verebildiğim için, sevgi dolu rahat ve kolay olan deneyimler yaşadığım için bolluk ve bereketim için şükürler olsun diyerek günümü tamamlamayı seçiyorum. Akışta ve güvendeyim. Bugün ne oluyorsa en mükemmeli oluyor ve benim için sevgiyle gerçekleşiyor olan her şey için teşekkür ediyorum, diyerek güne gülümseyerek başlıyorum…”
Sizlerde gününüzün nasıl geçmesini istiyorsanız günü kapatırken ne söylemek isterseniz onları söyleyin… Yeni bir sezonda yeni bir başlangıç yaparken; Yüzünüzü yaşama dönün ve en güzel deneyimleri sevgiyle coşkuyla yaşayın.