ASTROLOJİ Sana Bana Özel 

Kova Çağı ve Aşk Hayatın

01.01.2021 de Kova Çağının antresineyiz.Büyük kavuşum, Jüpiter ve Satürn gezegenleri arasında gerçekleşmiş olacak.Bu gezegenler toplumsal gezegenler olmaları itibariyle Kova burcunda çok büyük bir enerji ortaya çıkartacaklar.Astroloji’de gezegen buluşmaları döngüler halinde yani periyodlar halinde olur.Bu iki gezegenin bir araya gelmesi oldukça uzun zaman önceydi.İnsanlığın bu deneyimi yaşaması gezegenimizde çok büyük bir çağa girişi tetikleyecek.Dolayısıyla bu tarihten itibaren 2040 yılına kadar olan süreçte hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.Büyük dönüşüm taşkömürünün elmasa dönmesi gibidir.Kısacası ekonomiden toplumsal düzene,bilimden teknolojiye hayatlarımızda her şeyin başkalaştığı bir 20 yıllık döngüye merhaba diyoruz.

Belki de çoğu kimsenin değinmediği bir mevzuya astrolojik olarak değinmek istedim.

Peki aşk ve ilişkiler alanı önümüzdeki 20 yıllık döngü içinde nasıl bir evrim geçirebilir?

Bu bakımdan Kova burcunun hem klasik yöneticisi hem de modern yöneticisi olan gezegen doğalarını incelemek çok doğru olacaktır.Tabii ki Kova burcunun arketiplerini de…

Kova burcu bilgi,bilim ve teknoloji demek olduğuna göre;ilişkilerde duygusallık geri planda kalacak gibi gözüküyor.Mekanik ya da robotik ilişkiler ortaya çıkabilir.Kova’nın yönetici gezegenleri Satürn ve Uranüs olduğuna göre;Satürn’ün soğuk doğası;Uranüs’ün marjinal eğilimleri, ilişkileri soğuk ve sadece cinsellik üzerine kurulu hale getirecektir.Özellikle buradaki cinsellik anlayışının sıradışı ya da uçuk kaçık cinsellik anlayışı olduğunu da bildirmek isterim.Fakat şöyle bir durum da söz konusu;Satürn’ün gelenekselliği seven bir doğası da vardır.Bu bağlamda cinsellik ve aşk alanlarında kafaları karışık olan toplumları-mesela Türkiye-ikilemde bırakacaktır.Aslında burada anlatmak istediğimi son bir kaç yıldır Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerde özellikle İstanbul gibi yoğun göç almış büyük şehirlerde deneyimliyoruz.Son birkaç yıldır yaşadıklarımız sadece bir başlangıçtı.Bundan sonraki süreç gerçekten çok sorunsal olabilir.Sorunsal diyerek şahsi görüşümü de açığa çıkartmış oluyorum.Zira şunu farkında olmalıyız ki aşk,ilişkiler ve cinsellik alanında duyguların olmayışı bu alanda büyük yozlaşmaları doğurabilir.Hatta çok uzun vadelerde üremenin azalması,insanlığın yok olmasını tetikler diye düşünüyorum.Çünkü aile kavramı,aidiyet duygusu yok olursa ve toplumun en küçük birimini kaybedersek, bu durum insanlığın sonunu getirir.

Olayın tabii ki salgın ve virüs kısmına da değinmek isterim.Hepimiz evli ya da bekar olalım 2020 yılı itibariyle aşk ve ilişkiler alanında oldukça sorunsal bir durumdan geçiyoruz.İnsanlar birbirlerini tanımakta zorlanmaya başladı.Çoğu kişi özellikle bekar olanlar bu süreçte yeni bir kişiyi hayatına almanın tereddütlerini yaşıyor.Çünkü artık sosyal mesafe diye bir kavram ortaya çıktı.Markete bile giderken maskeliyiz.Hatta dokunduğunuz ilk ürünü satın alın diye anonslar yapılıyor.Dolayısıyla artık insanların aşkta alternatifleri de azalmış durumda…Birbirimizi tanıyalım,hadi sinemaya gidelim,hadi elele tutuşalım,park-bahçe dolaşalım gibi çeşitli alternatifleri kalmamış durumda…

Çünkü hayatınıza alacağınız kişinin asemptomik olmadığını ya da virüsle bağlantılı olup olmadığını artık bilmiyorsunuz.Bu da en çok gecelik ilişki yaşamayı seven belli bir kesimi olumsuz etkileyecektir.Sonuçta tek eşliliğe doğru evrilmemiz gerektiğini de Evren bize söylemeye başladı.Hatta bu işin bir de hayat kadınları/erkekleri boyutu da var ki bu da ekonomik anlamda sorunsal bir etki…Beğenelim veya beğenmeyelim bu kişilerin ekonomik çarkta bir rolleri var.Bu anlamda bu kişilerin de hayatlarını başka bir şekilde düzene sokmaları gerektiğinin de mesajını Evren bize vermiş oluyor.

Bu virüsün çaresi bulununca tekrar eski ilişki modellerine gireriz diye düşünmüyorum.Daha öncede belirttiğim gibi bundan sonra hiçbir şey eskisi olmayacak.Yepyeni bir çağa giriş yapıyoruz.Ayrıca bu çağa giriş ile birlikte hem bilimin gelişmesi hem de küresel ısınma gibi nedenlerle ilerleyen yıllarda ;yeni bir çok virüsün hayatımızı tehdit altına alacağı da bir gerçek…Bilimin gelişmesi virüsleri niye çoğaltsın diyebilirsiniz.Bunu da şu şekilde açıklayabilirim.Bilimsel gelişmeler hem iyi yönde hem kötü yönde olabilir.Örneğin bir icat yaparken bilinçli ya da bilinçsiz olarak doğanın genel dengesini bozmamız mümkün…Kutuplardaki buzulların erimesiyle zaten sonun başlangıcına girmiştik.Kutuplardaki buzullar niye eriyor?Fosil yakıt kullanımının artması…Bu yakıtların kullanımı niye arttı?Sanayi Devrimi…Sanayi Devrimi niye ortaya çıktı diye devam etmeyeceğim.Çünkü bunun bir silsile olduğunu anlatmaya çalışıyorum.Aslında ülkemizde pek de değer görmeyen Tarih ve Coğrafya derslerinin ne kadar önemli olduğunu da bu bağlamda anlamış bulunmaktayız.Sevdiğim iki meşhur deyiş de bize bunu ispatlamış oluyor.(Tarih tekerrürden ibarettir.-Coğrafya kader’dir.)Geçmişteki toplumların yaşantılarından ders almamış olmanın ve doğanın dilini anlamadan,doğal kaynakları hızla tüketmiş olmamızın cezasını çekeceğimiz kesin.

Evrensel sistem her şeye reset atıyorsa aşk ve ilişkilerde de bir resetlenme olacak.Ancak bu resetlenmeyle sürüm güncellemesi de gerçekleşiyor.

Peki bu değişimleri kuşaklar nasıl algılar?Kanaatime ve astrolojik göstergelere göre X ve Y kuşağı bu revizyonu taşımakta zorlanır.Bu bağlamda da özellikle ülkemizde bu kuşaktaki evlilerin ilişkilerine daha sadık kalacağını;bekarların ise gecelik ya da hercai ilişkilerden uzaklaşarak tek eşliliğe yani evliliğe yönelmek zorunda kaldığını söyleyebilirim.Bekar kişilerin bu adımları atarken de partnerlerini artık yeterince tanıma şansı da yok…Yani sözüm ona evliliğe sıcak bakmayan bir çok kişinin artık evlenmek zorunda kaldığını ya da kalacağını söyleyebilirim.Eski usuller mesela görücü usulü evliliklerin bile yeniden artabileceği bir dönemdeyiz diyebilirim.Bu şekilde olmaz diyenlerin ise ekran karşısında sanal aşklarını yaşayacakları büyük yalnızlıkları olduğunu düşünüyorum.

Ya Z kuşağı ve sonraki kuşaklar…Yeni döngüden nasıl etkilenirler?Asıl korkutucu kısım burada başlıyor aslında…Çünkü bu kuşağı çok iyi tanıyorum.Lise öğretmenliği yaptığım dönemlerde elimden çok ergen geçti.Bu yeni kuşak zaten teknoloji çağına doğdular.Çoğu saklambaç oynamadı.Ellerine akıllı telefonları bizler verdik.Kısacası bu yeni kuşak ve sonraki kuşaklar robotik ilişkilere zaten alışkın…Yani en başta yaptığım öngörüler aslında bu kuşakla çok ilintili…Fakat virüs tehdidi gibi durumları da göz önüne alırsak bu kuşağın aşk ve cinsellikte yeni ya da marjinal yollar bulacağı da kesin.Belki de kendilerine özel robotlar satın alıp ilişkilerini bu şekilde yaşamaya başlayacaklardır.Zaten sonrasında da üremenin ve nüfusun azalması handikapı ortaya çıkacaktır.

Özetle yeni çağa girişte çocuklarımızı ve onların çocuklarını bu anlamda yetiştirirken çok ama çok dikkat etmeliyiz.Yoksa bundan sonraki döngüler insanoğlu açısından pek de hoş bir tablo çizmiyor.

Zaten sistem bize bunları neden yaşatıyor?

Cevap:Silkelenip gerçekleri görmemiz için…

Sevgilerimle.

Her Dem Bütünün Hayrına OLsun

Buna da Bakmalısın !

Leave a Comment

error: Content is protected !!