ASTROLOJİ Sana Bana Özel 

KUZEY AY DÜĞÜMÜ BAŞAK BURCU KADERSEL ASTROLOJİK ETKİLERİ

Kuzey Düğümü Başak Burcunda ve Kuzey Düğümü 6. Evde

Geliştirilecek Nitelikler

Bu alanlarda çalışmak gizli yeteneklerin ve becerilerin ortaya çıkmasına yardımcı olabilir.

•  Katılım

•  Kaosa düzen getirmek

• Rutinler yaratmak

•  Burada ve şimdiye odaklanmak

•  Şefkatli davranmak

•  Başkalarına hizmet etmek

•  Analiz etmek ve sınıflandırmak

•  Deneyim yoluyla özgüveni kazanmak  

•  Ilımlılık

•  Korkulara rağmen riskler almak

• Ayrıntıları fark etmek ve onlara değer vermek

Geride Bırakılacak Eğilimler

Bu eğilimlerin etkisini azaltmaya çalışmak yaşamı daha kolay ve daha zevkli kılmaya yardımcı olabilir.

•  Mağdur kişi olmak (ya da mağdur bilincine sahip olmak)

•  Kafa karışıklığı ve yönünü şaşırmak

•  Plân yapmaktan kaçınmak

•  Gerçeklerden kaçış/bağımlılık eğilimleri (uyuşturucu mad­deler, alkol, aşırı uyku, hayal kurma, vb.)

• Aşırıcılık

•  Aşırı duyarlılık

•  Kendine ve yeteneklerine güvenmemek

• Yetersizlik duygusu

•  Geri çekilmek

•  Belirsizlik (kendini adamayı istememek)/hareketsizlik

• Vazgeçmek

KAÇINILACAK TUZAK

Başak Kuzey Düğümü insanının Aşil’in topuğu mağdur (ya da kurban) bilincidir (“Eğer başkalarından sürekli olarak şefkatli bir dikkat ve anlayış görmezsem, birisi beni istismar edecektir”). Ama bu dipsiz bir kuyudur: Başkaları ona içsel çaresizlik duygu­sunu ve paranoyasını yenmesini sağlayacak kadar yeterince gü­vence asla veremezler. Ancak, o kendi içine baktığında, kendi kendisine güven ve amaç vermek için hangi dışsal yapıları yarat­ması gerektiğini keşfedebilir.

Onun kaçınması gereken tuzak, bitmez tükenmez bir bi­çimde, körü körüne güvenebileceği ve teslim olabileceği bir kur­tarıcı ya da akıl hocası aramaktır. (“Eğer yeterince teslim olabilirsem, Tanrı her şeyi düzene sokacaktır”). Ancak, yaşam ona içsel teslimiyetin dış dünyayı düzenli ve üretken kılmayacağını gös­termiştir. Onun hedefine erişebilmesinin tek yolu, yaşamını olma­sına ihtiyaç duyduğu biçimde düzenlemektir, böylece kendisini güvenlik içinde ve güçlü hissedecektir.

Sonuçta, o dünyaya açılıp üretken bir şey yapacak kadar yeterince güvene sahip olduğunu asla hissetmeyecektir. Bir noktada o yaşama aktif olarak katılmaya başlamak zorundadır, iro­ni şu ki, o yaşama katılmaya ve neyin başarılı sonuçlara götür­düğünü öğrenmeye başladığında, aradığı güveni de kazanacaktır.

BU İNSAN ASLINDA NE İSTER ?

Bu insanın aslında istediği şey, kendisini evrenle kişisel bağının güvenliğine bırakmaktır. O kendisini kendisinden daha büyük olan, onu destekleyecek ve ona genişlemiş bir kimlik duygusu ve­recek bir şeye “bırakmak” ister. Başak Kuzey Düğümü insanı hu­zuru ve bir’liği deneyimlemeye doymak bilmez bir ihtiyaç du­yar. Ama bu hedefe başarıyla erişmek için, o dünyaya açılmalı ve başkalarına hizmet etmelidir. O dikkatini kendi korkularından uzaklaştırıp, onun yerine bulunduğu yere ve âna odakladığında, kaos durumlarında düzeni nasıl sağlayacağını kolayca görebilir.

Yetenekler/ Meslek

Bu insandan çok iyi bir doktor, diş hekimi, hemşire, ya da hasta­bakıcı olur, çünkü böyle meslekler ona, pratik yollardan hizmet ederken şifa enerjisini kullanma fırsatı da verir. Psikologluk, şifacılık, diyetisyenlik, muhasebecilik, organizatörlük ve zanaatçı­lık da iyi seçimlerdir. Başak Kuzey Düğümü insanı iş alanında “iyi karma”ya sahiptir, iş arkadaşlarıyla ve emri altında çalışan­larla iyi geçinir. Başka birinin beş saatte yapacağı bir görevi bir saatte bitirebilir; o, yalnızca saat başı ücretle çalışmak yerine, “işin bitirilmesinin” onurlandırıldığı bir durumda olmalıdır.

Şifa mesleklerinin mükemmel seçimler olmasının başka bir nedeni de, bu işlerin yaşamın fiziksel becerileriyle ilgili olmaları­dır. Başarının ayrıntıya dikkat etmeye çok bağlı olduğu alanlar­da, Başak Kuzey Düğümü insanı şimdi’de kalmaya zorlanır. 0nun için, düzeni fiziksel olarak yaratma süreci psikolojik stresi hafifletir.

Başak Kuzey Düğümü insanı şefkatlidir ve büyük tablonun farkında kalma yeteneğine sahiptir. O somut sonuçlar yaratma­ya aktif olarak katıldığında, geçmiş yaşamlardan gelen bu ruhsal farkındalık yeteneği bir erdem olur. Ama hedefin ruhsal bilince ve bağışlamaya ulaşmak olduğu meslekler, onun kendisini güçlü ve bütün hissetmek için gereksindiği köklenmeyi zayıflatabilir.

Başak Kuzey Düğümü İçin iyileştirici onaylamalar

•  “Bu durumu düzene sokabilecek tek kişi benim, öyleyse ben bunu yapabilirim de.”

•  “Bu bir mağdur olma enkarnasyonu değildir.”

•  “Geri çekildiğim zaman, kaybederim; olumlu sonuçlar yarat­maya katıldığım zaman, kazanırım”

•  “Odaklanıp bir plân yaptığımda, tüm evren başarıya giden yo­lu açar.”

KİŞİLİK

Bu insan yaşamın ruhsal boyutunun doğal olarak farkındadır ve kendi doğasının daha yüksek, daha güzel âlemlerine uyumlanmıştır. O aşırı derecede duyarlıdır, kolayca kırılır ve başkalarına acı vermekten kaçınmaya çok dikkat eder. Aslında, o bazen diğer insanların ıstırabının onların farkında olduklarından daha çok farkındadır ve bu konuda onlardan daha çok kaygılanabilir.

Egonun Dağılması

İster meditasyon ve ruhsal arayışlar; ister uyuşturucu madde ve alkol bağımlılığı; ister manastırlarda, hapishanelerde ya da akıl hastanelerinde kapalı kalma ve düşünme; ister kendini müzikte, şiirde ya da sanatta kaybetme yoluyla olsun, Başak Kuzey Düğü­mü insanı birçok yaşamı egonun dağılmasını deneyimleyerek ge­çirmiştir. Bu dağılma her nasıl vuku bulmuş olursa olsun, bu enkarnasyonda o bunun etkileriyle baş çıkmak zorundadır. Eğer bu ruhsal yönelim yoluyla vuku bulmuşsa, o geçmiş yaşamlardakine benzer prensipleri olan bir ruhsal yol bulana dek, bu enkarnasyon tam bir karmaşa olacaktır. Eğer bu uyuşturucu madde ya da alkol kullanımı yoluyla olmuşsa, bu insan bu enkarnasyonda yine sorun yaratabilecek bağımlılık eğilimleri gösterecektir ve bu eğilimlerin ruhsal bir perspektiften (İsimsiz Alkoliklerin 12 aşamalı programları, vb.) aşılması gerekebilir. Şiir, müzik ve sa­nat yetenekleri, yine yüksek duygusal hallerle bağ kurmanın bir yolu olarak kalabilir.

Bu insanın, daha yüksek bir enerjiyle birleşmek için kendi kimliğinden parça parça vazgeçtiği birçok semavi deneyimi ve enkarnasyonu oldu. Ama o bu süreci tamamladı; bu yaşamda ego­sunun daha fazla dağılmasına izin vermesi ters etki yapacaktır. O vizyonuna gömülmesine zaten izin vermiştir. Bu enkarnasyonda, o vizyonunu fiziksel dünyada tezahür ettirmek istemektedir.

Alçakgönüllülük

Geçmiş yaşam deneyimlerinde, bu insan kendi güdülerini sorgu­layarak ve nerelerde erdemden yoksun olduğunu fark ederek, böylece şimdi başkalarına karşı yargılayıcı olmamasını sağlayan muazzam miktarda içgörü kazanarak, kendisini arındırdı. Bu enkarnasyonda, o kendisini hiçbir biçimde “üstün” görmez onun içgözlemi gerçek bir alçakgönüllülükle sonuçlanmıştır.

Başak Kuzey Düğümü insanının o kadar çok mağdurluk yaşamı olmuştur ki, o çok kolayca vazgeçme eğilimi gösterir. Yüz­leşme, rekabet konusunda, ya da kendisine gösterilen güçlü tep­kiler karşısında başarılı değildir. Psişesi çok duyarlıdır ve yaşam bu insana acımasız görünebilir. Genelde, o daha çok “madde”nin onu daha mutlu edeceğine inanmaz. Yaşamak için güdüsü maddi şeyler kazanmak olmadığından, eğer dünya onun katılmak için gösterdiği çabalara direnir görünürse, o hemen vazgeçme eğilimi gösterir.

İstismar edilmiş olduğu geçmiş yaşamlar yüzünden, bu in­sanın, yaratıcı bir iş ürettiğinde hiçbir karşılık almadan onun herkese dağıtılmasına izin vermesi ya da o işten bir başkasının itibar ve para kazanması nadir görülen bir şey değildir. Çoğunlukla o buna hiç itiraz etmez. Ne de olsa, iş istenilen hizmeti ye­rine getirmiştir. Ayrıca, geçmiş yaşamlardaki manastır deneyim­lerinde o yoksulluk yemini etmiş olabilir ve bu yüzden bu enkarnasyonda servet edinme konusunda kendisini rahatsız hissedebi­lir. Bilinçaltı olarak, o para biriktirmenin “murdar” bir şey oldu­ğunu hissedebilir. O, paranın hizmetin bir yan ürünü onun ka­tılımının yararlılığının bir göstergesi olduğunu anlamalıdır.

Başak Kuzey Düğümü insanı gerçekten şefkatlidir ve elin­den geldiği her seferinde yardım etmek ister. Bu enkarnasyonda, o sağlam maddi temeller yaratarak ve yaşamının güçlenmesini sağlayarak, daha geniş çapta yardım etmek için daha iyi bir po­zisyonda olacağını anlamalıdır. Bu enkarnasyonda, onun “mağ­dur” ya da “kurban” olmasına izin vermesi iyi sonuç vermez; bu eğilime karşı koymak onun için daha yüksek yoldur.

DAĞILMAYA KARŞI ODAKLANMA

Bu insan birçok enkarnasyonu toplumdan tecrit olarak geçirmiş­tir. O dünyada olmaya alışık değildir. Birçok yaşamı uyanma, meditasyon, dua, egzersiz, yemek, çalışma ve uyuma zamanlarını gong seslerinin başka birisinin çaldığı gongların bildirdiği ma­nastırlarda geçirmenin nasıl bir şey olduğunu düşünün! Katılım­cıların zamansızlığın, formsuzluğun ve yaşamın sıradan ayrıntı­ları altında yatan akışın farkındalığını kazanabilmeleri için ma­nastırlar bu şekilde işlev görür. Bunun bir manastırda çok işe ya­ramasına karşın, şimdi Başak Kuzey Düğümü insanı dünyada na­sıl yaşanacağını öğrenmelidir.

O kendisi için rutinler oluşturmayı kendi gongunu kendi­si çalmayı öğrenmelidir. Örneğin, o zamanını bir başkasının dü­zenlemesine alışık olduğundan, dakik olmakta zorlanabilir. An­cak, o topluma yapı kazandıran kurallara göre yaşayacak disipli­ni edindiğinde, bu dünyada işlev yapmak için gereksindiği muaz­zam gücü ve özgüvenini kazanır. Bu yüzden, onun için, sorumlu­luk üstlenmek ve randevularına zamanında yetişmek önemlidir. Yapı, onun yaşamına besleyici ve destekleyici biçimlerde düzen ve istikrar getirir.

Geçmiş yaşamlarında inzivaya çekilmiş olduğundan, Başak Kuzey Düğümü insanı kendisini kendi zihin ve hayal gücüyle eğlendirmeyi bilir. Ama geçmişte işe yarayan bu durum, onun mad­di dünyada olumlu, pratik, somut sonuçlar yaratması gereken bu enkarnasyonda zarar verir. Bu yüzden, gerçeklerden tüm kaçış biçimleri onu ters etkiler. Hayal kurmak, uyuşturucu maddeler, alkol, aşırı yalnızlık, aşırı uyumak yaşamdan herhangi bir biçim­de geri çekilmek onun güvenini zayıflatır.

Bu onun ara sıra eğlenemeyeceği (gevşeyemeyeceği ve yaşa­mın pratik işleriyle uğraşmaya ara veremeyeceği) anlamına gel­mez, ama o kaçış yollarını bağımlılıklar oluşturacak kadar aşırı kullanmaktan kaçınmalıdır.

Hayal   Gücü   ve  Hayallere Dalmak

Bu insan psişik ve/veya hayali âlemlerin geçmiş yaşamlardan gelen keskin bir farkındalığına sahiptir. Eğer bu yetenek şimdi uygun biçimde yönlendirilmezse, bir zayıflığa dönüşebilir ve pa­ranoya, korku ve endişeyle sonuçlanabilir. Ancak, Başak Kuzey Düğümü insanı bir hedefe doğru ilerlediğinde, mistik yetenekle­rini işin etkili bir biçimde yapılması için kullanabilir. Eğer onun yaratıcı hayal gücü için bir çıkış yolu başkalarına verebileceği bir hizmet varsa, bu vizyon yeteneği değerli bir nitelik olabilir.

Başak Kuzey Düğümü insanı, yaratıcı hayal gücünü kendi içine yöneltip kendisini rastgele incelemek yerine, onu dışarıya yöneltip insanlara hizmet etmeli ve somut sonuçlar üretmelidir. O, vizyonlarını gerçekleştirmek için gerekli olan çalışmayı üstlenmeli, araştırma yapmalı, projeyi organize etmeli, üretmeli ve sonra onun insanlara ulaştığını görmelidir. Bir kez o hedefini be­lirlediğinde, bu enkarnasyonda o hedeflere erişmek onun için ko­lay ve zevkli olacaktır.

Bu insanın kaçınması gereken şey, hayal kurma ve hayalle­re dalma eğilimidir. Hayal kurma yoluyla o hoş, hafif, semavi bi­linç halleriyle bağ kurabilir bir “mutluluk” hapı almış gibi dal­galı bir âleme dalabilir. Ancak, bu hal onun maddi dünyada işlev yapabilme yeteneğini zayıflatır.

Eğer o içinde bulunduğu durumdan memnun değilse, onu değiştirmeye çalışmak yerine, kendi dünyasına kaçmak için ha­yal kurma eğilimi gösterir. Eğer ölçülü bir biçimde kullanılırsa, kurduğu bu hayaller ona ne istediği konusunda daha iyi bir fikir verebilir. Ama o hayallerle enerji bağını koparmak muazzam bir disiplin gerektirebilir. Hayal kurmak o kadar bağımlılık yaratıcı­dır ki, bu insan için en iyisi derin hayallere dalmaktan kaçın­maktır. O, maddi dünyanın ötesindeki aşkın mutluluk hallerine öylesine bağlanabilir, bu günlük yaşamında gerçek mutluluğu deneyimlemek için gereksindiği düzeni ve doyumu yaratmasını engeller. Örneğin, o aileyle ilgili bir hayale öylesine dalmış olabi­lir ki, bu onun yaşamında doyum verici aile ilişkileri yaratmasını engeller.

Bu düğümsel pozisyonda bulunan ve bir “ideal kadın” ha­yali olan kırk sekiz yaşında bir erkek müşterim vardı ve hayal gücü kuvvetli olduğundan bu kadın onun hayalinde nerdeyse bir gerçekti! O birçok kadınla ilişkiye girdi, ama hiçbirisine gerçek­ten bağlanamadı, çünkü kadınların hiçbiri onun hayalindeki ka­dına uymuyordu. Bu otuz yıldır böyle sürüp gidiyordu ve o hâlâ yalnız yaşıyor ve bu duruma üzülüyordu. Ne yazık ki, o birlikte olduğu kadınlar için ne hissettiğine odaklanmayarak, kendisini ilişkilerin ne içerdiğini öğrenme fırsatından yoksun bıraktı. Bu şekilde, hayal kurmak Başak Kuzey Düğümü insanının hayalle­rini fiziksel dünyada gerçekleştirmek için yapıcı eylemde bulun­masını engelleyebilir.

Kafa Karışıklığına Karşı Öğüt Verme

Bazen Başak Kuzey Düğümü insanının kafası karışır. Birçok ki­şi için, kafa karışıklığı iyi olabilir: Daha yüksek bir düzene bir gi­riş olabilir. Ama bu insan için, kafa karışıklığı “doğru yol” değil­dir. Onun kafası karıştığında, kendisini sorgulamaya ve yaptığı her şeyden kuşku duymaya başlar; bu da onun mevcut eylem yo­lunu zayıflatır. O, karışık enerjiden kopmak, dış dünyadaki o karışıklığı yaratmış olan koşullara yeniden odaklanmalı ve son­ra durumun içine tekrar girerek onu düzene sokmalıdır. Örneğin, eğer onun kafası birikmiş kırtasiye işlerinden ötü­rü karışmışsa, yapacağı en iyi şey oturup o kâğıtları elden geçirmek ve mantıklı bir biçimde yeniden düzenlemektir. Eğer onun kafası bir iş arkadaşının davranışından ötürü karışmışsa, o bu­nunla yüzleşmelidir: O kişiyle konuşmalı ve onun davranışını neyin değiştirdiğini öğrenmelidir.

Bir sorun yaşadığında, Başak Kuzey Düğümü insanı, ço­ğunlukla, bir terapiste gitmenin ya da bir dostuyla konuşmanın yararını görür, çünkü bu etkileşim onun daha pratik bir pers­pektif kazanmasını sağlar. Bu insanın hayal gücü o kadar faaldir ki, o kendi başına olduğunda, sorunları abartma ve her türlü çö­zülemez durumu hayal etme eğilimi gösterir. Hayal ettiği korku­lar onu adeta felç edip, yaşamını tekrar düzene sokacak adımları atmasını engelleyebilir. Bu yüzden, korkularının realiteye mi da­yandığı, yoksa aşırı faal bir hayal gücünün ürünü mü olduğu hakkında geribildirim edinmesi onun için çok yararlı olur. Bu insan, pratik bir düzeyde neyin iyi sonuç verdiğini ve neyin ver­mediğini görmek için aktif olarak deneme yaptığında çok daha başarılı olur. O her şeyi kafasında çözmeye çalışmamalıdır.

Eğer Başak Kuzey Düğümü insanı bir ilişkide sınırlarını yi­tirdiğini hissediyor ve düş kırıklığını partnerine iletmekte zorluk çekiyorsa, o zaman üçüncü bir kişiyi devreye sokabilir. O, part­nerini kırmamak için aşırı duyarlı davranıp, sorunu çözebilecek yaklaşımdan kaçınabilir. Oysa partnerin şunu duyması gereki­yor olabilir: “Yeter! Bu davranışın kabul edilemez! Bu davranışı sürdürürsen, beni ayrılma noktasına itersin!” Bir evlilik danış­manı onun partnerleriyle iletişim kurmasında değerli bir mütte­fik olabilir.

Aslında bu insan, kendisi, profesyonel olarak ve arkadaşlarına mükemmel bir danışman olabilir. Diğerleri, onun muazzam empatisini hisseder ve doğal olarak ona güvenirler. Başak Kuzey Düğümü insanı başkalarının ona açılmasına neden olan bir ener­jiye, net ve pratik öğütler vermesini sağlayan analitik bir akla ve sezgiyi sağduyu ile birleştirme yeteneğine sahiptir.

BELİRSİZLİĞE KARŞI AYRINTI

Bu insan büyük tablonun farkındalığını sürdürmeye o kadar alı­şıktır ki, “burada ve şimdi”nin ayrıntılarını kolayca gözden kaçı­rabilir. Bu onun en yüksek hayrına olmayan eylemlerde bulun­masına neden olabilir. Ama herhangi bir durumun gerçek ayrın­tılarına dikkat ettiği sürece, o nadiren yanılır.

O odaklanmamış bir halde yaşamasına izin verirse, çoğun­lukla, nedenini bilmeden endişe duymaya başlar. Hatta kendisi­ni saldırıya karşı savunmasız hissedebilir, diğer insanlardan aşı­rı kuşkulanabilir ve korkabilir. Böyle anlarda, eğer o çevresinde olup bitenlerin ayrıntılarına (birisinin üzerindeki giysi, bir ma­ğazanın vitrinindeki ayrıntılar, havanın ısısını yüzünde nasıl hissettiği, vs.) odaklanmayı hatırlarsa, sakinleşir ve kendisini ye­niden güvenli hisseder.

Geçmiş Yaşam Korkularına Karşı Burada ve Şimdi

Başak Kuzey Düğümü insanı geçmiş yaşamlarda yasalara karşı gelmenin sonuçlarını öğrenmiştir, bu yüzden bu yaşamda o güç­lü bir doğru ve yanlış duygusuna sahip olabilir ve yasaları çiğne­mekten çok korkabilir. Onun uzun bir batıl inanç geçmişi vardır ve korkunç bir cezadan kaçınmak için izlenmesi gereken belli alâmetler hakkında birçok fikri olabilir. Ama bu alâmetleri ara­ması, onun sağduyu ayrıntılarını fark etmesini engelleyebilir. Onun ruhsal “mesajlar” aldığı o kadar çok geçmiş yaşam deneyi­mi olmuştur ki, bu enkarnasyonda da bu alâmetleri, önsezileri arayabilir ve somut düzeyde olup biteni görmezden gelebilir. Alâ­metleri gözlemek yerine, fiziksel olguları gözlemlemesi ve doğru yolda olduğunu onaylamak için başkalarından direkt geribildirim alması onun için daha iyi olur. Eğer “bir şeyin yolunda git­mediğinden” korkuyorsa, geri çekilmek yerine, onun yapacağı en iyi şey ileri doğru adım atmak, duruma katılmak, başkalarının desteğini sağlamak, korkuyla yüzleşmek ve en kötü durum se­naryosunun gerçekleşmesini önleyecek bir çevre yaratmaktır. Basit bir örnek olarak, telefonunun kesilmesinden korkmak yeri­ne, her ay faturalarını ödemek için belli bir zaman ayırmak çok daha iyidir.

Bu insan onu “burada ve şimdi”ye (bulunduğu yere ve ana) getiren faaliyetlerde çok başarılı olur. Defter tutmak onun için iyidir, böylece parasal durumunu her zaman bilebilir. Kayıtlarını ortaya çıkarıp, geçen yılki parasal durumuyla bu yılki durumu­nu kıyaslamak onun için çok güçlendiricidir. Bu ona güçlü bir köklenme duygusu, yönelim ve güven verir.

Başak Kuzey Düğümü insanını şimdi’de odaklanmış tutan her şey onun için gönüllü yapılan, zevk için yapılan bir iş haline gelir. İşi onun üzerinde böyle bir etki yapabilir; eğer böyle değil­se, o işini yeniden düşünmelidir. Bilgisayar onun için mükemmel olabilir, çünkü bir kez daha, fiziksel ilişki ve ayrıntılar onu şim­diki ana odaklanmış tutar. O, başarılı sonuçlar üretmek için ay­rıntılara dikkat etmeyi gerektiren herhangi bir işte başarılı ve çok mutlu olur.

Kuşku ve Endişeye Karşı İman ve Eylem

Başak Kuzey Düğümü insanının çok içedönük ve içgözlemci bir yanı vardır. O endişe hissettiğinde, teselli bulmak ve durumu anlamak için kendi içine döner. Ne yazık ki, bu içsel süreci dışsal olarak kontrol edemez ve sonsuz bir endişe, kuşku ve güvensiz­lik yaşayabilir. Bu insanın kendi başına kalıp, nerede “yanlış yap­tığını” görmek için dönüp geçmişe bakma, yaşamını gözden ge­çirme eğilimi de vardır. Ama bu, olgularla tümüyle orantısız olan muazzam bir başarısızlık duygusuna yol açabilir. O inzivaya çe­kilip düşündüğünde, olup biteni anlamaya çalışıyordur; ama bu uygulama onun için iyi sonuç vermez. O, her ne pahasına olursa olsun, kendinden kuşku duymaktan kaçınmalıdır.

Başak Kuzey Düğümü insanının yapabileceği en kötü şey­lerden biri, hedefinin saflığından kuşkulanmaktır. O hedefini açıkça görene dek, bu hedefi saf bir güdüsü olduğundan, zarar­sız olduğundan ve başkalarına hizmet edeceğinden emin olmak için çoktan zihnen titiz bir biçimde sorgulamıştır. Bu enkarnasyonda o, vizyonunun pratik bir düzeyde nasıl işe yarayabileceği­ni öğreniyor. Deneme ve yanılma süreci maddi âlemde işleri ne­yin yürüttüğünü keşfetmesine yardımcı olacağından, bu süreci kullanması onun için sağlıklıdır.

Bu insan, kaosla karşılaştığında, onu içsel olarak halledip aşabileceği ve durumun kendini dışsal olarak halledeceği fikri­ne sıkıca sarılır. Bu, Başak Kuzey Düğümü insanının sorunu çözmeye aktif olarak katılmasını bekleyenlerde düş kırıklığı ya­ratır. Onlar bu insanın kendisini neden geri çektiğini anlamaz­lar. Bu ayrıca bu insanda da düş kırıklığı yaratır, çünkü o kendi­sini yanlış anlaşılmış hisseder ve sisteminin neden işlemediğini anlamaz. Ancak, bu enkarnasyonda o kendi içine dönerek sorun­larını çözemez. Astrolojik bir görüş açısından, çözüm dışsal eylem yoluyla gelmelidir.

Başak Kuzey Düğümü insanı yetersizlik duygusuyla da kendisini geçersiz kılma eğilimindedir; bu da aşağı doğru giden bir sarmala yol açabilir. Bazen o bir sorunu önceden “sezer,” ya da bir kişiyle olan ilişkisi veya bir durumun sonucu hakkında endişe duyar, ama bunun nedenini bilmez. Eğer o endişeye odaklanırsa, her türlü “kötü durum senaryosu”nu hayal eder ve dışsal olayları paranoyasını geçerli kılacak şekilde yorumlamaya başlar. Sonra, içsel denge duygusunu yeniden kazanmak ve korkularına karşı koymak için, sezgisinden kuşkulanmaya başlar. Her iki yol da korkularını geçerli ya da geçersiz kılmak için zih­nini kullanmak işe yaramaz. İşe yarayacak olan şey, daha objek­tif bir bilgi elde etmek için kendi dışına uzanmaktır.

Aslında, bu insanın sezgileri genellikle doğrudur. Örneğin, onun işe giderken bir pencereyi açık bırakmış olduğunu düşü­nün (bu onun bilinçli olarak fark etmediği, ama belki göz ucuyla görmüş olduğu bir ayrıntıdır). Birden yağmur yağmaya başlar ve o eviyle ilgili olarak mantıksızca endişelenir, eve bir hırsızın gir­diğini ya da bir yangının çıktığını hayal eder. Eviyle ilgili olarak korkuya kapılır, ama bunun nedenini bilmez. Çözüm eve geri dönmektir, eve döndüğünde açık pencereyi ve içeri giren yağmu­ru fark edecektir. O endişelenmekte haklıdır ve ayrıntıları ob­jektif bir biçimde kontrol ettiğinde, sorunu doğru olarak görüp çözebilir açık kalmış pencereyi kapatmak gibi. O ne sezgisini ge­çersiz kılmalı, ne de korkularına kapılmalıdır; durumla fiziksel olarak karşılaşmalı, olguları incelemeli ve eğer ihtiyacı varsa da­ha çok bilgi aramalıdır.

Başak Kuzey Düğümü insanı yapmak istediği şeye daha çok iman etmelidir ve iman, onun için, en iyi şekilde eylem yoluyla geliştirilir. İman, onun geçmiş yaşamlarından gelen bir yetenek­tir. O, teslimiyet deneyimleriyle ve büyük tabloyu görerek, gün­lük yaşamın anbean gelişimine iman kazandı. Bu enkarnasyonda, o “her şeyin yolunda olduğunu ve her şeyin olması gerektiği gibi vuku bulduğunu” doğal olarak bilir ve bunu hatırlayarak iç huzuru ve güveni kazanır.

Örneğin, bu düğümsel grupta bulunan ve işini kaybetmiş olan bir müşterim vardı. Bu hanım endişeyi kendisini eyleme ge­çirmek için kullandı; başka bir iş bulmak için önünde üç ay ol­masına karşın, hemen iş aramaya başladı. İki iş buldu, bu işler­den biri kent merkezinde, diğeri bir banliyödeydi. O, bir banliyö­de çalışmanın daha rahat olacağını hayal ederek ikinci işi seçti. Ancak, o işte on gün çalıştıktan sonra, hata yapmış olduğunu an­ladı ve ilk işe yeniden başvurdu. Epey uğraştıktan sonra işe ka­bul edildi, ama o bu deneyimi geçirmiş olduğuna memnundu: “Kentteki klinikte hemen çalışmaya başlamış olsaydım, bu işi takdir edemeyecektim. Banliyöde daha mutlu olur muydum diye düşünecektim. Bu deneyimden sonra, artık biliyorum!” Her şe­yin insanın en yüksek hayrına işlediğini görme yeteneği, “yaşam benden yanadır ve her şey sonunda beni en büyük mutluluğuma götürecek biçimde gelişiyor” imanına dayanır.

BİR “HİZMET ET YA DA ISTIRAP ÇEK” YAŞAMI

Başak Kuzey Düğümü insanının içsel ıstırabının panzehiri hiz­met etmektir. O, insanlara büyük bir bağlılık duyar ve onların ıstırap çekmeleri karşısında derin bir şefkat hisseder. Birisi baş­ka bir kişiye haksızlık yapsa bile, o genellikle iki tarafı da anlar. Doğuştan yargılayıcı değildir ve kalbi başkalarının ıstırabıyla kolayca rezonansa girer.

Bu insan kendi şefkat duygusuna göre davranmayı öğreni­yor. O, başkalarına hizmet etmek için burada olduğunu içsel ola­rak bilir; ne var ki, bunu yapmaya başladığında, tereddüt etme­ye de başlar. Güvensizlikler ortaya çıktığında, o kendi kendisine yardım etme güdüsünün saf olduğunu hatırlatabilir onun tek niyeti hizmet etmek ve düzeni yeniden sağlamaktır. O, diğer kişi­ye ve yardım etmek için ne yapması gerektiğine odaklandığında, dingin bir güvenle dolar. Mutlu olmak için, bu insan her zaman bir şeyi “onarıyor” olmalıdır. Gönüllü çalışmak ya da dostlarına ve ailesine yardım etmek onun kendisini yararlı ve doyumlu hisset­mesini sağlar. Dışa yönelik birçok faaliyeti olması onun için sağ­lıklıdır.

O, genellikle dünyadaki açlık sorununu sona erdirme, kü­resel barışı gerçekleştirme ya da doğal çevreyi destekleme gibi soyut fikirleri desteklemeye güdülenmez. O, insanlara yardım etmeye güdülenir. Birisi, “Açım” ya da “Zor durumdayım,” dedi­ğinde, o hayır diyemez. Birisi kişisel alanına girip onu etkilediğinde, onun kalbi verme sevinciyle dolar. Ama “yardım etmeye güdülenmek” için, onun direkt etkileşime ihtiyacı vardır.

Bazen Başak Kuzey Düğümü insanı yardım etme arzusunu kendi üzerinde odaklar. O kendi düşüncelerine ve faaliyetlerine dalabilir; bu da birtakım sorunlara yol açabilir. O, bir şeyin baş­ka birini nasıl etkilediğinden daha çok, onu nasıl etkilediği konu­sunda kaygılanabilir. Örneğin, eğer bürodaki birisi öfkelenirse, o, “Bu insanın kendisini daha iyi hissetmesine yardımcı olmak için ne yapabilirim?”diye düşünmek yerine, “O bana ne yapma­ya çalışıyor?” diye düşünüp kaygılanabilir. Diğer insanların ne yaptıklarını daima bildiklerini varsayar ve şöyle düşünür: “Ben daha güçsüz pozisyondayım. Onlar daha akıllı, daha güçlü, daha dünyevi olduklarından ve benim ne kadar duyarlı olduğumu bildiklerinden, bana ayrıcalık tanımalı, benim için daha fazla çaba göstermeliler.” Oysa onun diğerlerinden “daha zayıf’ olduğu fikri doğru değildir. Aslında, kendini arındırmayla geçirilmiş birçok enkarnasyondan ötürü, birçok bakımdan o daha dengeli ve ken­dine hâkimdir!

Diğer insanlar kendilerini daha üstün görüyor, böyle bir tu­tum sergiliyor olsalar dahi, bu onların her zaman ne yaptıklarını bildikleri anlamına gelmez. Bu yüzden, Başak Kuzey Düğümü insanının diğerlerinin onun ne kadar duyarlı olduğunu bildikle­rini, ama yine de onu incittiklerini varsayması doğru olmaz. Ger­çekte, diğer insanların çoğu bu insan kadar duyarlı değildir ve onlar farkında olmadan “kaba” davranırlar. Başak Kuzey Düğü­mü insanı kendisine odaklanmaktan vazgeçmeli ve diğer kişiyle ilgilenmelidir. Başkaları onun yatıştırıcı, şifa verici enerjisine ih­tiyaç duyduklarından ve bu enerjiyi iyi karşıladıklarından, o ye­teneklerini durumu düzeltmek için kullanmalıdır.

Bazen bu insan, kendisini “daha zayıf olarak algılamanın tersine, kendisini daha üstün bir pozisyonda görür. O zaman, başkalarına ayrıcalık tanıması, onlar için daha fazla çaba göster­mesi gerektiğini düşünür. O kendisini daha üstün gördüğünde, anlayışlı ve yardımsever davranabilir; kendisini daha aşağı gör­düğünde, diğer insanların anlayışlı ve yardımsever olmalarını bek­ler. Ancak, her iki pozisyon da aşırı uçtur ve her ikisi de hizmet yerine “kendisi”ni merkez olarak aldığından, hiçbiri gerçekten işe yaramaz.

Bu insan, görevden değil, şefkatten ötürü hizmet etmesi ge­rektiğini öğreniyor. O sevgi duygusuyla iş yaptığında, ruhsal bir nitelik üretir ki bu onun evrenle olan, özlemini çektiği bağdır. O görev duygusuyla hizmet ettiğinde, bunu kafasıyla yapıyordur; şefkatten ötürü hizmet ettiğinde, bu onun kalbinden geliyordur. Eğer o bir başkasına yardım etmeyi düşünmek zorundaysa, bun­da bir yanlışlık vardır. Gerçek yardım etme arzusu, spontane bir biçimde, kendini tanımaktan ve duygularına bağlı olmaktan gelir. Bu ona insan doğasıyla ilgili içgörü, başkalarıyla ailevi bir bağ ve tüm insanlıkla bir bağlantı sağlar. Başak Kuzey Düğümü insanı bu ruhsal, şefkatli hal içinde olduğunda, onun çevresinde­ki insanlar sihirli ve şifa verici haller yaşarlar.

TÜKENMEYE KARŞI VERME

Bu insan, doğası gereği çok duyarlı, savunmasız, şefkatli ve ba­ğışlayıcıdır ve bu onu istismar edilmeye açık kılar.

İlişkilerde, o bir etkileşimde enerji kaybetmesine ya da ka­zanmasına bakarak, doğru yolda olup olmadığını belirleyebilir. Diğer insanlar onun şefkatini hisseder ve pervanelerin ışığa çe­kilmeleri gibi ona çekilirler. O başkalarının sorunlarını, yargıla­madan, empatiyle dinler ve sonra, çoğunlukla, kendi enerjisinin tükenmiş olduğunu görür. Buradaki ders, kimin gerçekten çö­zümler bulmakla ilgilendiğini ve kimin sadece ağlayacak bir omuz aradığını ayırt edebilmektir. O, sadece, gerçekten üretken çö­zümler arayanların onun yaşamına girmelerine izin vermelidir. Bu insanlar Başak Kuzey Düğümü insanına iyi gelirler, onun bu yaşamda bolca sahip olduğu çözme yeteneğine güven­mesini sağlarlar. O fikirlerini gerçekten çözüm arayan insanlarla paylaştığında, bundan herkes kazançlı çıkar.

Ancak, o yalnızca sempati arayan ve sohbetleri sonu gel­mez sorunlarını sıralamaktan ibaret olan kişilerin onun yaşamı­na girmelerine izin verdiğinde, enerjisini ve özgüvenini yitirme­ye başlar. Diğer kişi, çoğunlukla, kendisini (geçici olarak) iyi his­sederek ayrılır, ama Başak Kuzey Düğümü insanı öylesine bir enerji kaybına uğramış olabilir ki, kendisini ancak yatağa sürük­leyebilir, çünkü o üretken bir çözüm bulmayı başaramamıştır. Bu onun gerçekten çözümler arayanlara yardım etme yeteneğini azaltır. Başak Kuzey Düğümü insanı bu şekilde sömürülmesine izin verdiğinde herkes kaybeder.

Onun enerjisinin tüketilmesine izin vermesi şu mesajı ve­rir: “Senin kendini daha iyi hissetmek için, başka birisini onun kendisini daha kötü hissetmesine neden olarak istismar etmen­de bir sakınca yoktur.” O bu istismara izin vermediğinde, diğer insana durup davranışını inceleme ve başkalarına karşı daha duyarlı olmayı öğrenme fırsatı vermiş olur.

Bu insanın istismar edilmesine izin vermesi, gizli bir güdü­sünden kaynaklanıyor olabilir. Onun ıstırap çektiği, kendini feda ettiği birçok geçmiş yaşamı olmuştur ve o “neler çekmiş olduğu­mu hiç kimse gerçekten bilmez” diye düşünür. Bilinçaltı bir düzeyde, o çekmiş olduğu ıstırabın bilinmesini ister ve sorunlarını ona boşaltan insanlara katlanabilir, çünkü o kendi ıstırabını ve endişesini anlatmak için “sırasını” bekliyordur.

Ancak, genellikle, diğerleri onu dinleyerek “karşılık ver­mezler.” Ve o en sonunda kendisini dinleyecek birisini buldu­ğunda, bu onu dipsiz bir korku ve endişe kuyusuna düşürür. Üstelik o diğer kişiyi de yanında götürür. Gerçekten de ister ken­disinin, ister bir başkasının olsun çözülemez sorunlar üzerinde durmanın bu enkarnasyonda iyi sonuç vermesi programlanmamıştır. En iyisi, geçmiş yaşamların tüm acı, ıstırap, kendini feda etme duygularını Pandora’nın kutusunda kapalı tutmaktır: O kutunun kapağı açılmamalıdır!

SEVGİYİ HİZMETE DÖNÜŞTÜRMEK

Geçmiş yaşamlarda, Başak Kuzey Düğümü insanı epey anlayış ve sevgi kazanmıştır ve bunları paylaşmak ister. Bu yüzden, bu yaşamda o insanlara odaklanmak, katılmak ve bilgeliğini onlara sunmalıdır. O, sevgiyi hizmete dönüştürmeyi ve içindeki sonsuz şefkat ve sevgi duygularıyla yeniden bağ kurmayı öğrenmekte­dir.

Bu insanın bir kez ona bağlandığında büyük bir iman gü­cünden kaynaklanan şifacılık yeteneği de vardır. Sık sık, onun kendi yaşamında mucizevî şifalar meydana gelmiştir. O, fiziksel hastalıkların daha derin bir psikolojik temeli ya da daha yüksek bir ruhsal boyutu olduğunu anlar. Bir kez o hastalığın ardındaki “nedeni” anladığında, çoğunlukla, şifa kendiliğinden meydana gelir. Bu tedavileri hızlandıran şey, onun imanının büyük tablo­yu algılamasıyla birleşen gücüdür. Mevcudiyeti bile başkalarına da iman uyandırabileceğinden, o büyük bir hemşire ya da doktor olabilir.

Bu insan, direkt olarak, “ellerini kullanarak” da şifa vere­bilir. İşte bu yüzden onun için en iyisi yaşama fiziksel olarak ka­tılmak; köklenmek için nesnelere, evcil hayvanlara ya da insan­lara dokunmaktır. O fiziksel âlemde tam olarak bulunduğunda, tüm psişik, ruhsal yetenekleri ortaya çıkabilir.

O şimdi’de kalarak ve enerjinin nereye gittiğine ve diğer kişinin nasıl tepki gösterdiğine dikkat ederek insanlara şifa ver­meye başladığında, psişesi açılır ve o azami etki için ellerini tam olarak nereye koyması gerektiğini görür. O bu şifa işini yaptığın­da, diğer kişinin kendi içsel enerjileriyle nerede temas kurama­dığını anlar. Ve diğer kişinin bütünlüğe ulaşması için bu enerjileri aktive etmek ister.

Derin içgözlem ve kendini inceleme sonucunda, bu insan başkalarını gerçekten yargılamaz hale gelmiştir. O insanlığın or­tak durumunu derinden anlar, herkesin şu anda sahip olduğu Işık’la elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını bilir. Bu anlayış ona şefkat verir ve başkalarını kabullenmesini sağlar. Ancak, bu insan ahlaki âlemde yargılayıcı olmamak ile uygulamada ayırt etmenin gerekliliğini birbirinden ayırmayı öğrenmelidir. Çoğu kez, şefkatten ya da durumu iyileştirme çabasından ötürü, o geri çekilir ve daha iddialı kişilerin iradelerine boyun eğer.

Örneğin, bu düğümsel pozisyonda bulunan ve çalıştığı yer­de dokuz ay boyunca ağır tacize uğramış olan bir müşterim var­dı. Bu hanım bir hemşire yardımcısıydı ve hastanedeki bir adamla başı dertteydi. O, adama sessizce sevgi göndermeyi sür­dürdü, durumu düzeltmeye çalıştı, ama bunun hiçbir yararı ol­madı. Müşterim sonunda o kadar sıkıldı ki sevdiği işini bırakma­ya karar verdi. Sonra bir gece adam onu ölümle tehdit etti ve o en nihayet olup bitenleri birisine anlattı. En sonunda adam iş­ten atıldı, ama bu müşterimin dokuz ayı büyük bir sıkıntıyla ge­çirmesine mal olmuştu.

Bu, Başak Kuzey Düğümü insanı için neyin iyi sonuç verip neyin vermeyeceğinin mükemmel bir örneğidir. Bu hanım, soru­nu halletmek için harekete geçmek yerine, dokuz ay boyunca mağdur edilmesine izin verdi; bu süreçte tacizciye sessizce Işık ve sevgi göndermekle yetindi. Geçmiş yaşamlarda bu yöntem iyi sonuç vermiştir, ama bu yaşamda vermeyecektir. Kuşkusuz, baş­kalarına Işık göndermek her zaman iyi bir fikirdir, ama bu insan için iyi sonuç verecek olan şey, olumsuz koşullan düzeltmek için fiziksel eylemde bulunmaktır.

GEREKSİNİMLER

ÖZGÜVENİ

Başak Kuzey Düğümü insanı bu enkarnasyonda özgüveni geliş­tirmelidir. Duygusal doğasından ötürü, o altta yatan çaresizlik ve savunmasızlık duygularıyla iş görür. Bu kolayca, belirgin bir nedeni olmayan endişeye yol açabilir. O, nedeni saptayana dek bu duygulardan kurtulamaz. Sonra, çoğunlukla, endişelerinin realiteyle çok az ilgisi olduğunu anlar, ya da bilinçaltı olarak en­dişeye yol açmış durumlara düşmekten nasıl kaçınacağını görür. Bu süreç, genellikle, bir danışmanın ya da güvenilir bir dostun yardımıyla daha kolay yürür başka bir bakış açısı onu dengele­yecek ve içine dönmesini engelleyecektir.

Örneğin, bu düğümsel pozisyonda bulunan ve kâğıt üze­rinde çok iyi görünen bir işi kabul etmekten endişe duyan bir er­kek müşterim vardı. Bu tam onun istediği işti ve işi teklif eden kişi ona dünyayı vaat ediyordu. Ancak, o nedenini anlamadan bu konuda endişe duyuyordu. Bunu bana açıklarken, daha önce ül­kenin o bölümünde çalışmış olduğundan söz etti: Orada epey pa­ra kazanmıştı, ama onun yaşam tarzına karşı güçlü bir önyargı olduğundan, sosyal olarak kendisini çok tecrit olmuş hissetmişti. O şimdi hayatının sosyal yaşamının onun için parasal başarı ka­dar önem taşıdığı bir dönemindeydi. O endişesinin nereden kay­naklandığını anladığında, realiteyle bağlantı kurdu ve işi kabul etmemeye karar verdi. Başak Kuzey Düğümü insanının doğuştan özgüveni yoktur. Dünyada pratik deneyimi olmadığından, derin bir endişesi var­dır. Güven başarılı deneyimin bir yan ürünüdür ve bu insanın geçmiş yaşamlarında dünyada gerçekten ne kadar etkili olabile­ceğini bilecek kadar yeterince deneyimi olmamıştır. Ancak o, yaşamının bilinçli olarak hedefler koyduğu her alanında güveni­nin büyük bir hızla geliştiğini görecektir. O, duygularını aşıp, güçlü yeteneklerini bir hedefe erişmeye odakladığında, neyin işe yarayıp neyin yaramayacağını ayırt etmekte ustalaşabilir ve çok kısa bir sürede başarıya ulaşabilir. Bir kez fikri kavradığında, onu kimse durduramaz.

DÜNYEVÎ DENEYİM YOLUYLA GÜVEN GELİŞTİRMEK

Başak Kuzey Düğümü insanının bilinçaltında pek fazla “dünye­vi başarı anısı” olmadığından, dünyevi şeyler onun için yerleşik alışkanlıklar değildir. Bazen o, “yanlış bir şey yaparsa” istediği şe­yi elde edemeyeceğinden korkar. Aslında, bu doğrudur, ama bu ahlaki değil, yalnızca pratik bir konudur! Bu insan için, direkt, pratik deneyim yaklaşımı en iyisidir: Yaparak öğrenmek, dene­mek, kendi süreci yoluyla neyin işe yaradığını ve neyin yarama­dığını bulmak. Başak Kuzey Düğümü insanı kitapları en yüksek otorite olarak gören “teorik temelli” biri değildir o pratik sonuç­lar ister. Vizyonunu uygulamak ve onu fiziksel dünyada gerçek­leştirmek ister ve bunu ancak o yapabilir.

Onun “haklı olma”ya ego bağlılığı yoktur ve işleri başarıyla yapmayı öğrenme sürecinde hatalar yapmaya gönüllüdür. Hata­lar öğrenmenin gerekli bir parçası olduğundan, bu doğal açıklık ve alçakgönüllülük onun yararına işler. Başarı bir kişiye kullan­dığı yöntemlerle mevcut yolu izleyerek doğru yaptığını söyler; hatalar onun “yolun dışına çıktığını” gösterir. Bu insan genellik­le “çabuk öğrenir” ve herhangi bir durumda neyin işe yaradığı­nı ve neyin yaramadığını anlaması uzun sürmez.

Geçmiş yaşamlarda akıl hastanelerinde geçirdiği deneyim­ler de Başak Kuzey Düğümü insanının karma’sına çok bağlıdır. İşte bu yüzden şimdiki enkarnasyonda o aklını yitirmekten ya da çıldırmaktan korkabilir geçmişte psişesinin o bölümünün den­gesini yitirmiş olması mümkündür. Bu enkarnasyonda çalışma onun için mükemmel bir panzehirdir. O işine ve olumlu sonuçla­ra odaklandığında, psişesinin dengesini yitirmiş olan bölümü, işi yapmanın pratik zorunluluğuyla kalıcı bir uyum içine girecektir. Bu insan, yaşama aktif olarak katılmaktan gelen güveni ka­zanabilmek için, muazzam gibi görünen riskler almaya gönüllü olmalıdır. Örneğin, o iş aramaktan korkuyor olabilir, ama o bir adım atar atmaz, bu ileri doğru hareket onun korkusunu yarıp geçer. O endişelerini düşünerek aşamaz; onun doğuştan gelen güvensizliğini aşmasını sağlayacak olan şey, faaliyete geçmesidir.

Savunmasızlık

Başak Kuzey Düğümü insanı son derece duyarlıdır ve başkala­rının da o kadar duyarlı olduklarını düşünme eğilimindedir. Ya­landan baktığında, diğer insanların maskelerinin ardındakini on­ların güdülerini, arzularını ve güvensizliklerini görebilir. Bunu yapabilir, çünkü o yargılayıcı değildir. Bundan doğan şefkat onun başkalarının iç dünyalarını görmesini sağlar.

O bu yeteneğe sahip olduğundan, başkalarının da aynı şeyi yapabileceklerini varsayar. Bu yüzden, dünyaya açıldığında ken­disini çok savunmasız hisseder. Onun bilmesi gereken şey, diğer­lerinin onun içini göremedikleridir, çünkü diğerleri insanların maskelerinin ardına derin bir biçimde bakmak için gerekli olan benlik arınmasını henüz yaşamamışlardır. O, başkaları onu yar­gılayacaklar diye kaygılanır, oysa yargılar ve önyargılar barındır­mak başkalarının bu yeteneğe sahip olmalarını engelleyen özel­liktir! Bunu anlamak bu insan için çok özgürleştirici olabilir o sanki büyük bir özgüveni varmış gibi davranabilir ve diğerleri buna inanacaklardır.

Başak Kuzey Düğümü insanı başkalarına baktığında on­ların ruhlarını görebilir ve bu yüzden onlara karşı büyük bir şef­kat duyar. Ama başkaları ona baktıklarında, onlar yalnızca bu insanın çizmiş olduğu portresini görürler. Bu şekilde, o güçlü bir “dış görünüş” sergileyerek, yaşamında olup bitenlerin çoğunu yapıcı bir biçimde kontrol edebilir.

Bu insan, başkalarının onun ne kadar duyarlı olduğunun, onları incitmekten kaçınmak için ne kadar çok verdiğinin ya da kendisini ne kadar çok tuttuğunun farkında olduklarını da var­sayar, ama bu doğru değildir. İşte bu yüzden o iyi tanımlanmış sınırlar oluşturmalı ve incindiğinde bunu diğer insanlara bildir­melidir. Ağlayıp vazgeçmek yerine, olup biteni diğer kişiye açıkça belirtmeli ve açık, yapıcı bir karşılıklı hareket yolu saptamalıdır.

DIŞARIYA ODAKLANMAK: KATILMAK

Başak Kuzey Düğümü insanı içe doğru aşırı odaklanma eğili­mindedir. Bu düğümsel pozisyondaki müşterilerimden biri sık sık şöyle derdi: “Eğer içime yönelip bu konuda düşünebilsem, bunun üstesinden gelebilirim.” Benim öğüdüm her zaman şöy­leydi: “Hayır! Duruma düzen getirmek için aktif olarak katıl.”

Bu düğümsel gruptaki insanın ilk içgüdüsü kabuğuna çe­kilmek olduğundan, onun zihninden geçenleri öğrenmek zor ola­bilir. Başkaları için onu anlamak kolay olmayabilir, bu yüzden bazen onun duyguları hesaba katılmaz. Onun katılımını etkili bir biçimde sağlamak için, durumun ona nasıl göründüğünü, o ko­nuda ne hissettiğini ve ne istediğini saptamak için ona belli soru­lar sormak gerekebilir. Bir kez o ne yaratmak istediğinden emin olduğunda, eylemi başlatacaktır.

Kendi içine odaklanma eğilimi, özellikle sosyal ilişkilerde onun zararına olur. O birisiyle ilişki kurduğu sırada kendi içine odaklanıp diğer kişiyi gözden kaçırırsa, endişelenir ve kabuğuna çekilir. Onun bu enkarnasyondaki amacı başkalarına hizmet et­mektir; o diğer kişiye ve ona yardım etmek için ne yapabileceği­ne odaklanmış halde kaldığında, “doğru yolda” olduğundan kendi­sini güvenli hisseder. Ama kendi niyetini ya da diğer kişi üzerin­de nasıl bir etki yarattığını sorgulamaya başladığında, odak kendi­sine kayar ve o endişelenir. Başak Kuzey Düğümü insanı için anahtar, başkalarıyla bağ kurmak ve sorunları onlarla birlikte çözmektir. Duruma düzen getirmek için başkalarının harekete geçmelerine yardım ederek, o kendisine yardım eder. Güdüsünün yardımcı olmak olduğunu ha­tırladığı sürece, neşeyle etkileşimde bulunmak için gereksindiği güvenle dolar. Sonuçta, eğer başlıca güdüsü hizmet etmekse, onun kaybedeceği bir şey yoktur. Bunu akılda tutmak onun için çok güçlendiricidir. O, diğer kişi üzerinde yoğunlaşarak ve soru­nu düzgün bir yapıyla çözerek, güçlü odaklanışıyla üretken so­nuçlar yaratmaya yardımcı olur.

Bu insan, yaşamın akışını düzenleme konusunda çok yete­neklidir. Bir kez o belli bir hedefi belirlediğinde, sanki her şey “yerli yerine oturur.” Onun için anahtar odaklanmadır hedefine odaklandığında, o hedefe erişmesini sağlayacak en etkili adımlar kusursuz, düzenli bir sırayla önüne serilir. Zor durumlarda o patlamaya hazır noktaları görebilir ve başlangıçta daha stabil bir temel yaratmaya enerji harcayarak, daha sonra meydana ge­lebilecek patlamaları önler.

O doğuştan, fiziksel âlemde her şeyi mükemmelleştirme ye­teneğine sahiptir ve bu konuda bu dünyadaki herkesten çok da­ha iyidir. Yine de, bu yeni bir yetenektir ve o buna sahip oldu­ğunu bilmeyebilir. Bu kendi içinde her şeyi düzene sokma, ana­liz etme ve ruhsal ahlak kurallarını maddi dünyada başarıyla uygulama yeteneklerini barındıran “yeni bir oda” bulmak gibi­dir. Eğer o bu yeni odanın kapısını açabilirse, çevresine ruhsal bir sevgi ve düzen vizyonunu getirecek yeteneğe sahip olduğunu görecektir.

Ayırt Etmek

Geçmiş yaşamlarda, Başak Kuzey Düğümü insanı yaşamın ruh­sal bir anlayışını kazandı. Onun öğrenmiş olduklarının çoğu doğ­ru olmasına karşın, öğretilerin bazıları yanlış ya da eksikti. O, somut bir düzeyde neyin gerçekten işe yaradığını deneyerek bunu ayırt etmeyi öğrenebilir. Örneğin, ona tüm varlıklara karşı şefkatli bir sevgi beslemenin Gerçek olduğu öğretilmiş olabilir, ama bu Gerçeği dünyada kendisine ya da başkalarına zarar ver­meyecek biçimde nasıl uygulayabileceğiyle ilgili basit ana bilgiler öğretilmemiş olabilir. Bunu nasıl yapacağını öğrenmek ona bağ­lıdır ve bir kez o yapması gereken şeyin bu olduğunu anladığın­da, pratik uygulamada ustadır.

Bu insan yaşamının her alanında netlik ve ayırt etme dersle­rini öğreniyor: Gerçek olan nedir ve hayal olan nedir; yararlı olan nedir ve yıkıcı olan nedir; onun yardımına gerçekten kimin ihtiyacı vardır ve kim yalnızca sempati istemektedir; o ne zaman hizmet etmektedir ve ne zaman mağdur edilmektedir? O, bilin­cini temizleyebilmek ve yaşamına güç, istikrar ve güven getiren verimli bir düzen yaratmaya başlamak için, ayırt etmelidir.

Bu düğümsel gruptaki insan, genellikle bir durumu doğru olarak sezer, ama sezgisini destekleyecek ayrıntıları elde edene dek kendisine güvenmez. Bu süreç, “seçici görüş”e, yani yalnızca onun önsezisini doğrulayacak bilgiyi görmeye yol açabilir. Örne­ğin, eğer o birisinin belli bir yapıda olduğunu düşünürse, eninde sonunda o kişi genel çerçeveden çekilip çıkarıldığında onun teo­risini destekleyen bir şey yapacaktır. Ama bütün bu süreç ger­çekte onun kendi zihnindedir.

Öte yandan, eğer o birisiyle ilgili olarak huzursuzluk hisse­der, ama bu hissi bir yana bırakıp o kişinin realitesini izlerse, as­lında ne olup bittiğini anlayabilir. Ama o objektif olmalıdır. Ör­neğin, eğer birisinin onu aşağıladığını düşünüyorsa, yapılacak en iyi şey kenara çekilip o kişinin başkalarına karşı nasıl davrandı­ğını izlemektir. Eğer o kişi başkalarını da aşağılıyorsa, o zaman o hissettiği şeyin doğru olduğunu anlar.

Vazgeçmeye Karşı Eyleme Geçmek

Başak Kuzey Düğümü insanı vazgeçme eğilimine karşı savaşmalıdır. Kendisine karşı koyulduğunda bunun üstesinden gelmek, onun içsel güç ve özgüveni kazanması için gereklidir. Hepimiz deneyimsiz olduğumuz alanlarda güvenden yoksunuzdur. Ancak, çoğu insan karşı koymayla karşılaştığında teslim olmaz. Bu enkarnasyonda, Başak Kuzey Düğümü insanı vazgeçmemeyi öğreniyor.

Bu, kabuğuna çekilme ve teslim olma kalıbına bir çözüm, onun kendi içine çekildiğinde ve vazgeçtiğinde yaşamının daha iyi olmayacağını idrak etmesidir. Evren, onun bu kalıbı kırıp ya­şamın canlılığını deneyimleyebilmesi için, ona aynı durumu de­ğişik kişilerle getirmeyi sürdürür. Başak Kuzey Düğümü insa­nıyla ilişkide olan kişiler, onun kabuğuna çekildiğinde incitici ol­mayı amaçlamadığını anlamalıdırlar. Bazen onun partnerinin onu kendi oluşturduğu tecritten kurtarmasına ihtiyacı vardır. Ancak, bu kınayarak ya da sert bir biçimde değil, yumuşak bir biçimde, kabul ve sevgiyle yapılmalıdır. Zaman zaman, bu tecrit halinden kurtarılmak bu insan için iyidir.

Bir kriz meydana geldiğinde, o karışmama eğilimiyle müca­dele etmeli, bunun yerine katılımını yapıcı bir biçimde artırmalı­dır. O zaman o ve çevresindeki herkes kazanır. Örneğin, bu düğümsel grupta bulunan ve bir adama sırılsıklam aşık olan bir müşterim vardı. Adam da ona aynı şekilde aşıktı ve ikisi beş yıl­dır birlikteydiler. Onlar birbirlerine çok uygun görünüyorlardı. Ancak, müşterim adamdan yedi yaş büyüktü ve bu durum ada­mı rahatsız ediyordu. Bir gün adam ona büyük bir acıyla geldi ve aralarındaki tek sorunun yaş farkı olduğunu söyleyerek ilişkiyi bitirdi. Müşterim yıkılmıştı, ama karşı çıkacağı yerde geri çekildi ve adamın gitmesine izin verdi. Adam Avrupa’ya gitti, kendisin­den daha genç bir kadınla evlendi ve bir çocuğu oldu. Sonra bir gün iş için geri geldi ve müşterimi yemeğe çıkardı. Adam çok mutsuzdu, hâlâ müşterime aşıktı, ama herkesin yaşamını eski durumuna getirmek için çok geçti. Geri çekilmek yerine, müşte­rim ileri çıkmalı ve “Dur bakalım, bunu halledebiliriz,” diyerek arzu ettiği sonucu yaratmaya katılmalıydı. Sonuç her ikisi için de bir zafer olabilirdi.

AŞIRILIĞA KARŞI ILIMLILIK

Başak Kuzey Düğümü insanı bazen başkalarına aşırı uçta karşılık verir; aşırı odaklanır ya da hiç odaklanmaz; aşırı güvenir ya da aşırı kuşkulanır; istismar edilmesine izin verir ya da tümüyle soğuk, mesafeli ve ulaşılmaz olur. O, duygusal olarak çok yoğun olabilir. Sorunlardan kaçınmak için, o her durumun pratik veç­heleri üzerinde yoğunlaşmak, ilişkili kişileri doğru değerlendir­meli ve sonra “uygun” enerjiye ve en üretken yaklaşıma karar vermelidir.

Bu aşırı uçlarda davranma sorunu, onun “burada ve şimdi”nin değişen ayrıntılarına odaklanmak yerine, hayal kurma eğili­miyle de ilgilidir. Örneğin, eğer Başak Kuzey Düğümü insanı in­cindiği bir ilişki içindeyse, onun bunu fark etmesi uzun bir za­man alır. O, anbean orada mevcut olmak yerine, ilişkiyle ilgili hayallerinde kaybolur. “Kendine gelip,” durumu fark ettiğinde ise geri çekilir. Ama çok uzun bir süre için çok geriye çekilir ve ilişkinin onun gereksinimlerini daha iyi karşılayacak şekilde de­ğişip değişmediğini fark etmez. O, istemeden, eşine ya da iş ar­kadaşlarına yanlış işaretler verir, önce istismar edilmeye karşı koymayacağı izlenimini yaratır ve sonra birden tümüyle erişil­mez olur. Bu insan, durum gelişirken orada mevcut kalarak, tep­kilerini olan bitenin realitesine uyarlayabilir ve daha olumlu iliş­kilere sahip olabilir.

Başak Kuzey Düğümü insanı yaşamının her veçhesinde ılımlı davranmayı öğreniyor. Bu o koşullan objektif biçimde he­saba kattığında kolaydır. O ancak dış uyarıma karşı kendi tepki­lerine daldığında aşırı uçta davranır. Ilımlılık yolu, diğer insanları hesaba katarak, olup bitenin ayrıntılarına odaklanarak ve el­deki durum için pratik bir çözüme ulaşılarak bulunur. Bu insan, yaşamla pratik, hedefe yönelik bir düzeyde başa çıkmayı öğren­melidir.

Örneğin, eğer o bir iş sahibiyse ve çalışanlarına sinirlenmişse, olanlara sırf şefkatinden ötürü göz yummamak, ya da özve­riyle tepki verip bir işkolik olmamak veya çalışanlara öfkelenmemelidir. O, durumun ayrıntılarını objektif olarak gözlemle­r ve çalışma ortamına bir dizi kural getirmelidir. Yalnızca kurallara uyan çalışanların kalmalarına izin vermelidir. Aslında, bu insanın çok iyi bir iş karma’sı vardır, çalışanları ve iş arka­daşları onu her zaman severler. Yine de, istismar edilmesini önlemek için, o işin sınırlarını tanımlamalı ve onları yazıya dökmelidir. Bu, onun vizyonunu çalışanlarına açıklar ve herkesin ortak bir hedefe doğru birlikte çalışmasını sağlar.

DÜZEN

Kaosa Düzen Getirmek

Başak Kuzey Düğümü insanı, mevcut bir sorunu çözmek için bir şeyin yapılması gerektiği durumlara çekilir. O kaos ya da ihmal durumlarındaki sorunları çözme yeteneğine sahip olduğundan, onun işi durumu düzeltmek için fiziksel dünyaya katılarak dü­zen yaratmaktır. Çevresinde kaotik durumlar gördüğünde, bu insanın ilk tepkisi (geçmiş yaşam eğilimi) geri çekilmektir, o za­man her şey çöker. Bu enkarnasyonda, bir şey yolunda gitmedi­ğinde, o kollarını sıvamak ve işe girişmelidir. O vazgeçtiğinde, herkes kaybeder çünkü diğerleri, bilinçaltı olarak, onun işe ka­rışmasına bel bağlarlar. Bir sorun ortaya çıktığında, evren ona şöyle seslenmektedir: “Hey, burada, maddi dünyada biraz yardı­ma ihtiyacımız var!”

Başak Kuzey Düğümü insanı için hem evde hem iş yerinde çevreyi düzenli tutmak da çok önemlidir. Çevresinde düzen ve organizasyon olması, ona günlük yaşamında netlik ve güç verir. Bu insan için, kendisini fiziksel düzeyde düzenli tutmak üzere zaman ayırmak, diğer düğümsel pozisyondakiler için olduğun­dan daha önemlidir.

Psikolojik düzeyde, kaos ve karışıklık özellikle zararlıdır; bunlar bu insanın dünyada iş görme güvenini zayıflatır. Fiziksel çevresinin düzenli olması ona psikolojik bir düzen duygusu ve­rir; bu da onu güvenle işlev yapacak şekilde güçlendirir. Aslında, çevreyi düzene sokma süreci Başak Kuzey Düğümü insanı için sağlıklıdır. O içsel bir endişe hissettiğinde ister erkek, ister kadın olsun bazen yapılacak en iyi şey elektrik süpürgesini açıp etrafı süpürmektir. Yazışmaları yapıp bitirmek, bulaşıkları yıkamak, tozları almak, çevreyi düzene sokmak gibi basit işler bu insan için bir terapi olabilir. Yapıcı bir biçimde fiziksel olarak hareket etmek onun içsel endişesini üretkenliğe dönüştürür.

Yapı ve Plânlama

Plânlama alanında, bu insan bazen aşırı uca gider. Yaşamını plânlamaya o kadar çok zaman harcayabilir ki, onu yaşamayı unutur. Bu aşırı titiz, işkolik bir aşama olarak görünebilir. Son­ra o hiçbir şeyi plânlamayarak bunu telâfi eder, gücünü yitirir ve sınırları olmayan bir yaşamın içinde dağılıp gider. Bu, bir para­nın iki yüzüdür: Ya faaliyetin ya da formsuzluğun içinde kay­bolma arzusu ve yaşamını dengeleyecek yapıları yaratma sorum­luluğunu üstlenmemek. Bu eğilim, büyük ölçüde, geçmiş yaşam­larda onun rutininin, iş programının başkalarının yaratmış olma­larından, bu sorumluluğu onların üstlenmiş olmalarından kay­naklanır. Ancak, bu yaşamda bu ona bağlı bir şeydir.

Yaşamına uygun bir yapı ve anlam vermek için, Başak Ku­zey Düğümü insanı hedeflerini bilinçli olarak belirlemeli ve za­man kullanımını buna göre ayarlamalıdır. En yararlı olanı, (ister her sabah yarım saat, ister haftada bir kere iki saat olsun) prog­ramını sürekli olarak yeniden değerlendirmeye zaman ayırmak­tır. Örneğin, o çalışma, egzersiz, dostluklar, oyun, aşk, meditasyon, müzik vb. için zamana ihtiyacı olduğunu saptayabilir. Yaşa­mının onun için önemli olan değişik veçhelerinin bir üstesini yapması ve haftalık rutinini her birine zaman ayıracak şekilde bilinçli olarak oluşturması onun yararına olur. Bu onun doyumlu ve dengeli bir yaşam sürmesine epeyce yardım edebilir.

Ayrıca, o kendisini fiziksel olarak organize ettiğinde, yaşa­mının değişik alanlarında “nerede bulunduğunu” daha iyi görür. Örneğin, bu düğümsel pozisyonda bulunan ve kendi borsa ko­misyoncusundan belli belirsiz kuşkulanan bir müşterim vardı. Kuşkularını gidermek için, bu hanım o komisyoncuyla çalışmaya başladığından bu yana gerçekleşen tüm hisse senedi satışlarının kayıtlarını çıkarttı ve işlemlerden kendisinin ve komisyoncu­nun ne kadar para kazanmış olduklarını hesapladı. Bir kez ger­çekler ve rakamlar önüne serildiğinde, müşterim durumun ger­çeğini saptayabildi ve endişeleri ortadan kalktı.

İLİŞKİLER

Bu bir mağdur kişi olma enkarnasyonu değildir ve Başak Kuzey Düğümü insanı ilişkilerinde “hayır” demeyi ve istismar edilme­sine izin vermemeyi öğrenmektedir. Bazen o çok yumuşak ve na­zik bir biçimde “hayır” der ve onu istismar eden kişi bu mesajı almaz. Ama bu insan, ilişkiden çekilmeden önce, alışverişte bir adaletsizlik olduğunu, ya da kendisinin daha çok desteğe ihtiyacı olduğunu diğer kişiye bildirmelidir. Eğer o kişi mesajı almıyorsa, bu sadece Başak Kuzey Düğümü insanının yaklaşımını değiştir­mesi gerektiğinin bir göstergesidir. Hepimizin duyarlılık düzeyi farklıdır bazılarımız çok duyarlıyızdır ve bazılarımızın kafasına vurulması gerekir! Dolayısıyla, eğer istismar devam ederse, bu insan, diğer kişi onu işitene dek “hayır”ın yoğunluğunu yük­seltmeyi sürdürmelidir.

ROMANTİK İLİŞKİLER

Romantik ilişkilerde, Başak Kuzey Düğümü insanı yine aşırı uç­lara gidebilir, ya tamamen soğuk ve mesafeli davranabilir ya da diğer kişiye tamamen teslim olabilir. Yine, orta yoldan, ılımlılık yolundan yürümek onun için başarının anahtarıdır. Onun bu or­ta yolu bulmasını engelleyen şey, romantik olarak etkilendiği bi­risini gördüğü dakikada, önce azıcık vermeye başlaması, sonra her şeyi vermesi ve daha siz neler olduğunu anlamadan kendi­sini kaybetmesidir. Bir kez bu insan romantik bir ilişkinin içine girdiğinde ve diğer kişi ona istediği şeyi vermediğinde, o kendisi­ni kendi sınırlarını aşmaya ikna etmeye çalışır: “Pekâlâ, belki ben çok katı davranıyorum.” Sonra, kendisini savunmadan duruma “razı olduğu” karışık bir halin içinde dağılır. Bu genelde onun dostluklarında olmaz, çünkü o dostlarını kaybetmekten o kadar korkmaz. Ve eğer işi sağlığını ya da esenliğini tehdit edi­yorsa, o işi bırakmaya karar verecektir. Ama romantik bir ilişki tehlikeye girdiğinde, o bu ilişkiyi kaybetmekten çok korkar.

Onun karşı karşıya bulunduğu bir başka tuzak, özsaygısın­dan vazgeçmesidir. O, romantik bir biçimde gördüğü kişiye ken­disinden daha çok değer verme eğilimindedir. Diğer kişiyi kendi merkezi yapar; bir kez bunu yaptığında, o kaybolmuştur. Ro­mantik ilişkilerin yürümesi için, o diğer kişiden daha çok ilişkiye değer vermelidir.

Aşık olduğunda, bu insan istediği realiteyi zihninde yarat­ma eğilimi de gösterir ve sonra onu yaşar. Bu onun diğer kişiyi “merkeze” koyması karşılığında aldığı “ödül”dür. O, pşisik uyumlanma ve aktif hayal gücü vasıtasıyla mutluluk verici bir ortam yaratır sanki kendi zihninde bir aşk ilişkisi yaşıyordur. Ancak, hayal realiteden çok uzaklaştığında bu durum bozulur. Gerçekçi bir temele dayanmak ve derin bir düş kırıldığından kaçınmak için, o diğer kişinin verilerini kendi hayallerine davet etmeyi sür­dürmelidir.

O kendisine belli bir ölçüde hayal kurma iznini vermeli, ya da hayal kurmak için belli bir zaman ayırmalıdır. “Beş dakika boyunca hayal kurabilirsin ve sonra sıradaki işe geçersin!” “Sıra­daki iş,” hayal kurmanın antitezi olan bir odaklanma gerektirmelidir: Matematiksel (çek defterini dengeleme, faturaları öde­me, vb.), fiziksel (bulaşıkları yıkama, elektrik süpürgesiyle yerle­ri süpürme, vb.) bir faaliyet, ya da dikkatli, objektif düşünmeyi gerektiren başka bir şey. Bu onun hayallerin enerjisinden kop­masına ve dengeye gelmesine yardımcı olabilir.

Başak Kuzey Düğümü insanı, ayrıca, ilişkilerini sürekli ola­rak kontrol etmelidir. O ilişkiye çok fazla mı, yoksa çok az mı enerji harcamaktadır? Verme ve alma arasında bir denge var mı­dır? İlişkiye katılımı onda güven duygusuna mı, yoksa yetersiz­lik duygusuna mı yol açmaktadır? O, diğer kişiye sınırlarının nerede olduğunu bildirmelidir. Bu, saygının gelişmesine yardımcı olur ve onun diğer kişiyle birlikte ortak bir hedefe doğru ilerle­menin sevincini deneyimlemesini sağlar. Bir kez o kendisini iliş­kiye adadığında, her iki tarafın da ilişki için kendi hedeflerini yazmaları yararlı olur. Onlar yaratmak istedikleri şeyi ne kadar açıklığa kavuştururlarsa, başarı şansları o kadar büyük olur. İlişki değiştikçe, hedefler zaman zaman yeniden değerlendiril­melidir.

Bir evlilikte, paylaşılan hedefler karşılıklı desteği; ayda iki gece romantik bir akşam yemeğine çıkmayı; bireysel amaçlara ulaşmaya teşvik etmeyi; parayı birlikte neşeli bir biçimde kullan­mayı; birbirine güven vermeyi ve ilişkiyi “uyumlu” tutmak için yılda bir kez bir evlilik danışmanına gitmeyi içerebilir. Bu hedef­leri yazmak, pratik bir yaklaşım oluşturmaya yardımcı olur.

Eğer Başak Kuzey Düğümü insanı bir ilişkide kendisini ka­fası karışmış hissediyorsa, olup bitenlerin realitesi ile onun du­rumun nasıl olmasını istediğiyle ilgili vizyonu arasında çok bü­yük bir çelişki bulunuyor olabilir. Bu durumda, o önce hedefle­riyle ilgili düşüncelerini ve ilişkide neyi yaratmak istediğini açık­lığa kavuşturmalıdır. Sonra, kendi zihninde sınırlarını belirlemiş olmaktan gelen güçle silahlanmış olarak, netlik kazanmak için partnerine yaklaşabilir.

Bu diyalogu başlatırken, onun için en iyisi önce kendi he­deflerini ve sınırlarını iletmekten kaçınmaktır. Bunun yerine, o diğer kişinin ilişkiyle ilgili vizyonunu dikkatle dinlemelidir. O zaman, o kişiyle birbirlerine uygun olup olmadıklarını saptaya­bilir. Eğer o önce kendi hedeflerini ve sınırlarını bildirirse diğer kişi onu kaybetmemek için bunları kabul eder görünebileceğin­den aldatılmasına, tatlı sözlerle kandırılmasına olanak verebilir.

Eğer Başak Kuzey Düğümü insanı bunun “uygun” bir iliş­ki olduğunu (iki kişinin hedeflerinin gerçekten bağdaştığını) saptamışsa, o zaman o kendi sınırlarını tanımlayabilir ve görüşme­ler başlayabilir. Ama eğer o bunun “uygun” bir ilişki olmadığını (vizyonlarının ve sınırlarının bağdaşmadığını) saptarsa, o zaman ilişkiyi bitirecek disiplini göstermeli, ya da ilişkiyi yürüyebilecek biçimde (örneğin, evlilik yerine dostluk olarak) yeniden şekillendirmelidir. Onun eğilimi, bu ilişkinin sonunda yürüyebileceğini hayal etmek ve diğer kişiyi değiştirebileceğini umut ederek iliş­kiye “katlanmaktır.” Bu süreç iyi bir sonuç vermez. O, yalnızca zaman ve enerji kaybına değil, epey düş kırıklığı ve incinmeye de yol açar.

Bu insan romantik bir ilişkiye girdiğinde, ilk birkaç hafta boyunca etkileşimine özel dikkat göstermelidir. Eğer o (hâlâ iliş­kiye tam katılıma doğru çaba gösterirken) ilişkinin başarılı ol­mayacağını anlarsa, hemen o ilişkiyi bitirmelidir. Bunun ideal durum olmadığı konusunda kendisine karşı dürüst olmalı ve kendisi için belirlemiş olduğu sınırların ilişkinin realitesi içinde işe yarayıp yaramayacağını saptamalıdır. Realiteyle yaşamının her alanında temasta kalması, onun hayatta başarılı olmasını sağlayacaktır. Hayal âleminde yaşamamak onun için önemlidir.

ÇEKİM

Başak Kuzey Düğümü insanı, çoğunlukla, kendisinin yoksun ol­duğunu hissettiği niteliklere sahip kişilere çekilir: Bunlar güçlü­lük, iddialılık, kararlılık ve benzeri niteliklerdir. O, ona öykünüp bu nitelikleri edinme dürtüsüyle o kişiye bağlanır. Diğer kişinin belli bir özelliğini istediğini fark etmek yerine, diğer kişiyi istedi­ğini çok güçlü bir biçimde hisseder. O yakın bir ilişkiye girerken bu sorunun bilincinde olmalıdır. Bu dinamiğin bir parçası ola­rak, bazen o istediğini düşündüğü özelliği elde etmek için diğer kişinin ona kötü davranmasına bile izin verir. O bu “eksik” nite­liği kazanana dek, diğer kişiyle yüzleşmeye ve onu kaybetmeyi gö­ze almaya korkar.

O, diğer kişide çekildiği niteliği görerek, bilinçli olarak, iliş­kinin merkezine o kişiyi değil, bu niteliği kendi içinde geliştirme­yi koyabilir. Bu yaklaşım ona daha çok objektiflik ve kendi kim­liğini korumak için yeterli duygusal mesafe sağlar ki bu da iliş­kinin her iki kişi için daha pürüzsüz ve dürüst biçimde yürümesine yardımcı olacaktır. Bu, ayrıca, bu insanın farkında kalmasına da yardımcı olur. Nasıl ona doyum verecek birçok po­tansiyel dostluk ve zevk alacağı birçok potansiyel iş varsa, aynı şekilde onun doyum verici bulacağı birçok yakın ilişki de vardır. Bu yüzden, eğer içinde bulunduğu ilişki inciticiyse, o bu ilişkiyi bitirme şansını kullanabileceğini asla unutmamalıdır.

Hayallere Karşı Realite

Profesyonel yaşamında, Başak Kuzey Düğümü insanı pratik ve gerçekçi olabilir. Eğer aynı mekanizmayı romantik ilişkilerine de uygularsa, kişisel yaşamı da başarılı olabilir ve pürüzsüz biçimde yürüyebilir. Ancak, o kişisel yaşamında bir hayal dünyasında ya­şama ve hayal gücünü sonunda kendisini düş kırıklığına uğrata­cak biçimde kullanma eğilimindedir. O, kendisine romantik ola­rak çekici gelen birisini bulduğunda, çoğunlukla, o kişinin nasıl birisi olduğunu hayal etmeye başlar. O kişinin tam bir hayalini yaratır ve bu hayali o kişiye projekte eder. Sonra, o kişiyle ilişki kurduğunda, onun kendi hayaline ne kadar uyduğuna bakar ve düş kırıklığına uğratıldığını hisseder. Aslında, o diğer kişinin ger­çekte kim olduğunu hiçbir zaman görmemiş olabilir. O kişi onun için hayalindeki kişiden daha uygun bir partner olabilir, ama aşk nesnesinin davranışı onun projekte etmiş olduğu görüntüden aşı­rı farklı olursa, o geri çekilir. Projeksiyonunu geri çeker, iletişimi keser ve partneri onun birden neden bu denli erişilmez hale gel­diğini anlayamaz. Başak Kuzey Düğümü insanının kafası karış­mıştır ve o düş kırıklığına uğramıştır; partneri ise kızmıştır ve kışkırtıcı hale gelmiştir.

Bu ikilemden çıkış yolu, ayırt etmektir. Başak Kuzey Düğü­mü insanı, diğer kişinin gerçekte kim olduğuna dikkat etmeye zaman bulana dek, hayal kurmayı ertelemelidir. O, partnerin de­ğerlerini, davranışını ve inançlarını objektif biçimde inceleyerek, partnerinin onun kendisini burada ve şimdi nasıl hissetmesini sağladığına göre bir karşılık verebilir. Uzun vadede, realite projek­siyon tabakalarından çok daha fazla doyum vericidir.

ROMANTİK SİS, TAPARCASINA SEVMEK VE KÖR İMAN

Bu insan romantik bir ilişkiye, çoğunlukla, pembe gözlükler ta­karak başlar. O, diğer kişiyle arasındaki bağın yarattığı “roman­tik bir sis” içindedir; bu da onu ilişkinin içerebileceği acı gerçek­lerden yalıtır. Bu gerçekleri onun dışındaki herkes görüyor ola­bilir. O, partnerini idealleştirir, bu ideale aşık olur ve “sonuna dek mutlu” yaşanılacak bir gelecek hayal eder. Kurduğu hayal­ler ona o kadar gerçek görünür ki, o bu hayalleri pratik plânlar yapmak için bir temel olarak bile kullanabilir ta ki ideal ile re­alite arasındaki farklılık aşırı büyüyene dek. Belki durumun rea­litesini gösteren bir olay meydana gelir ve bir anda onun tüm hayalleri yıkılır.

Örneğin, ilişkinin ne kadar pürüzsüz yürüdüğünü gören Başak Kuzey Düğümü insanı, evliliğin bunun doğal sonucu oldu­ğunu varsayabilir. Diğer kişi bu olasılığı asla tartışmayabilir ve evlilikle ilgili konuşmaları yorum yapmadan geçiştirebilir. Son­ra, görünüşte birdenbire, diğer kişi hiçbir zaman hiç kimseyle evlenmek istemediğini bildirir. Başak Kuzey Düğümü insanı şo­ke olur ve kendisinden kuşku duymaya başlar. Bu olay onun kendi algılarına duyduğu güveni yıkabilir ve onun bu olayı aş­ması yıllar alabilir.

Böyle bir felaketten kaçınmak için, bu insan “burada ve şimdi”ye odaklanmış olarak kalmalı, gelişen ilişkinin ayrıntıları­nı izlemeli ve gerekli olduğunda düzeltmeler yapmalıdır. Bir kez o ilişkiyi sağlam ve pratik bir temele oturttuğunda, aşk ilişkisi­nin ve hayallerin keyfini çıkarabilir, ama kendisini romantik ha­yallerin sorumsuz veçhesine ve kör bağlılığa kaptırdığında, bu­nun geri tepmesini mutlaka yaşayacaktır.

Bu insan hayallerini ve vizyonlarını gerçekleştirme konu­sunda olağanüstü yeteneklidir. Bu, profesyonel yaşam için oldu­ğu gibi, romantik yaşam için de geçerlidir. Sadece, onun hedefle­rine pratik bir düzeyde yaklaşması gerekir.

ETKİLEŞİM İÇİN PRATİK STRATEJİLER

Sırılsıklam aşık olmadan önce, Başak Kuzey Düğümü insanı kendisinin olduğu gibi, diğer kişinin de hedeflerini ve amaçlarını açıkça tanımlamalıdır. O sınırlar koymalıdır: “Ben ne istiyorum? Neyi kabul etmeye gönüllüyüm? Neyi kabul etmek istemiyo­rum?” Diğer kişi tarafından kasıtsız olsa bile aldatılma olasılı­ğından kaçınmak için, uygun zamanlarda anahtar sorular sor­ması onun yararına olur. O kişi evli midir ya da birisiyle birlikte yaşamakta mıdır? Daha önce evlenmiş midir? Evliliği niye sona ermiştir? Birisine bağlanma konusunda ne düşünmektedir? İliş­ki geliştikçe bazı yanıtlar değişebilir, bu yüzden zaman zaman bu tür sorular sormak yararlıdır.

Bu insanın muazzam miktarda bir alana ihtiyacı vardır. Onun dünyadan çekilip, sadece “olmak” üzere yalnız kalacağı bir zamana ihtiyacı vardır ki yenilenebilsin ve gücüne, enerjisi­ne, vizyonuna yeniden bağlanabilsin. O, nedenini açıklayamasa bile, bunu yapması gerektiğini bilir ve bazen kendisine yakın olan kişilere bu ihtiyacını ifade etmekte çok zorlanır. O geri çe­kilme ihtiyacını ifade etmeye çalıştığında, çoğunlukla, diğer kişi onu bundan vazgeçirmeye çalışabilir ya da onun sınırlarına bir başka biçimde saygı göstermeyebilir. O zaman bu insan iletişim kurmaktan vazgeçip, bir açıklama yapmadan geri çekilir. Bu tu­tum neler olduğunu anlamayan diğer kişiyi ondan soğutur ve çok öfkelendirir. Yapılacak en iyi şey zaman programlı bir plâna odak­lanmaktır: Onun yalnız geçireceği ne kadar zamana ihtiyacı var­dır ve diğer kişiye tekrar ne zaman katılabilir? O zaman o part­nerine açık bir öneriyle yaklaşabilir.

İşte pratik bir yaklaşım:

1.  Vizyonu Paylaşın: “Bizim için yaratmak istediğim şey budur… Birlikte geçireceğimiz ve birbirimizle ger­çekten ilgileneceğimiz mutlu bir zaman.”

2.  Pratik Ayrıntıları Paylaşın: “Seninle böyle bir za­man geçirebilmek için önce yapmam gereken bazı şeyler var. Bir alışveriş yapmam, bir süre ailemle birlikte olmam ve seni görmeden önce akümü yeniden dol­durmak için bir süre yalnız kalmam gerekiyor.”

3. Plânı Paylaşın: “Bu işleri halletmek için üç güne ihtiyacım var. Seni Perşembe günü arayacağım ve Cu­ma günü birlikte olmak istiyorum.”

Bu iletişimi kurarken, Başak Kuzey Düğümü insanı kont­rolü elinde tutmalı, buna odaklanmalıdır. Bu insan plânlar yap­ma konusunda harikadır. O, tüm ayrıntıları herkesin yararına olacak şekilde düzenlemeyi becerir. Eğer, çaresiz bir pozisyon yerine “yönetme” pozisyonundan davranırsa, diğerleri onun is­teklerini kabul ederler.

Başak Kuzey Düğümü insanı yaşamındaki olayların çoklu­ğundan bunaldığında, bazen bir “ara” vererek tepki gösterir du­rumu daha net olarak görebilene ve onu daha etkili bir biçimde ele alabilene dek, kendini o durumdan çeker. Ancak, eğer o “ara vereceğini” diğer kişiye önceden bildirmemişse, özellikle bu ara­nın ne kadar olacağını gösteren bir işaret yoksa diğer kişinin ona olan güveni sarsılabilir. Ne kadar zor olursa olsun, plânları­nı açıkça bildirmek olumlu ilişkilerin anahtarıdır.

Geçmiş yaşamlardaki şu ya da bu biçimdeki inzivaların et­kisinden dolayı, bu insan uzun vadeli ilişkileri nasıl sürdürebile­ceğini doğal olarak bilmez. Geçmiş yaşamlarda bir rahip olarak, o başkalarının özel deneyimlerinin sırdaşı olmuş olabilir, ama tekrarlanan kişisel deneyimlerin direkt bilgisinden yoksundur. Bu yüzden, bir ilişkide durum kötüye gittiğinde, o kavga etmek­ten ya da güçlü bir duyguyu ifade etmekten kaçınabilir. Gerilimin partnerinin ona yaptığı bir yakınlaşma ve kaostan düzen yarat­ma yeteneğini kullanarak ilişkiye katılma çağrısı olduğunu an­lamaz.

Başak Kuzey Düğümü insanı kolları sıvamaya, doğrudan kaosun içine girmeye ve ona yeniden düzen getirmeye gönüllü olmalıdır. O, ilişkilerdeki kaosun günlük yaşamın becerilerinde daha verimli olmanın ve daha büyük yakınlık duyguları geliştirmenin zamanının geldiğini gösteren bir işaret olduğunu anla­malıdır. Bu insan, pratik çözümler yaratmaya yüzde yüz katıl­maya gönüllü olduğunda, sorunları halletmekte ustadır.

HEDEFLER

KENDİNİ GELİŞTİRMEK

Başak Kuzey Düğümü insanı içsel mekanizmasını başkaları ile olan etkileşimleri daha mutlu, daha üretken sonuçlar yaratacak şekilde yeniden kurmayı öğreniyor. O, kendi kendine yardım programlarını sever, analiz ve teknik içeren her konuda başarılı olur. Kendi üzerinde başarıyla çalışma konusunda özel bir yete­neğe sahiptir, böylece onun varoluş tarzı dünyada olumlu sonuç­lara yola açabilir. O psikolojiyi doğal bir biçimde, çok derin ve şi­fa verici bir düzeyde anlar; bu da onu kendisini değiştirebilecek kadar güçlendirir. O bu yetenekleri kullandığında kendi “evini düzene sokmak” için çalıştığında enerji dolar, mutlu ve üretken olur. Kabuğundan çıkmayı kolaylaştırmak için, bu insan cömert­liğini de geliştirmelidir. O, insanlara dünyada yarının bulunduğunu görmenin güvenini verebilecek doğal bir kapasiteye sahip­tir.

KENDİ KENDİNE YETERLİLİK

Başak Kuzey Düğümü insanı sağlıklı ve karşılıklı olarak güçlen­dirici ilişkiler yaratacak güvene sahip olmak için kendi kendine yeterlilik geliştirmelidir. O birçok enkarnasyonu çaresizlik için­de, yaşamını sürdürebilmek için büyük organizasyonlara bel bağlayarak geçirmiştir.

Kendi kendine yeterli olmaya doğru çabalarken, bu insan dengeli bir biçimde savunmasız olmasını sağlayacak gücü yara­tır. Eğer o kendi esenlik duygusu, parasal durumu, ya da başka şeyler için bir başkasına bel bağlarsa, bu kolayca onun gücünü o kişiye tamamen teslim etmesine dönüşebilir. Bir de, onun ken­dini adamaya doğal bir eğilimi vardır ve bu da bir sorun olabilir. O manastırlarda yaşarken, kendisini ruhsal bir ideale adaması uygundu; ama şimdi, kendisini yanlış bir insana adaması onun çöküşü olabilir. İşte bu yüzden, kendini kime ya da neye adaya­cağı konusunda ayırt edici olmak bu insan için gereklidir. Doğru ellerde onun kendisini adayışı anlaşılıp takdir edilecektir; yanlış ellerde ise bu mağdur olmaya yol açabilir.

Bu insan, insanların kendileri olmalarına güvenmeyi öğre­niyor. O, insanların gerçek benliklerini izleyip görmeli ve sonra onların kendi doğalarına özgü alanlarda tutarlı olacaklarına gü­venmelidir. Örneğin, eğer bir kişi doğası gereği tek eşliyse, o za­man Başak Kuzey Düğümü insanı onun tek eşli olacağına güvenebilir; eğer bir kişi yapacağını söylediği şeyi yaparsa, bu insan onun sözünü tutacağına güvenebilir ve eğer bir kişi duyarsızsa, bu insan bu özelliğin süreceğine de güvenebilir.

Başak Kuzey Düğümü insanı, kendi kendisine yeterli ola­rak kaldığı sürece, bütündür. O her ilişkide “tam” bir kişi olarak işlev yapabilir. Kendi kendine yeterli olması, onun başkalarına güvenemeyeceği anlamına da gelmez; bu, başkaları yardımına onun beklediği biçimde gelmediklerinde, onun yıkılmayacağı an­lamına gelir.

RUTİNLER YARATMAK

Zamanının ve programının başkaları tarafından düzenlendiği geçmiş yaşamlardan dolayı, Başak Kuzey Düğümü insanı kendi­sini yaşamının bütün parçaları düzene girecek şekilde organize etmeye alışık değildir. Oysa bu enkarnasyonda, o zamanını nasıl yapıcı bir biçimde kullanacağını plânlamalıdır. Şimdi, o özgür­dür! O kendi kurallarını kendisi koyuyor ve onlara gönüllü ola­rak uyuyor.

Bu insanın yaşamının dağılmasını önlemek için rutinler ke­sinlikle gereklidir; yaşamının dağılması onun sınırsız korkularla ve güvensizlik duygusuyla karşı karşıya kalması anlamına gelir. O, sorumluluğu kişisel olarak üstlenmeli ve zamanını her alan­daki gereksinimlerini karşılayacak şekilde düzenlemelidir.

Beslenme Biçimi

Bu insan için beslenme biçimi ve sağlık önemlidir. Geçmiş ya­şamlarda, onun dengeli beslenmesinin sorumluluğunu manastır­lar ya da kurumlar üstlenmişti bu yaşamda, bunu kendisi yap­malıdır. O aşırı duyarlıdır ve değişik yiyeceklerden kolayca etki­lenir. Belli yiyeceklerin etkisine dikkat etmeli ve beslenmesini buna göre ayarlamalıdır.

Örneğin, “ayaklarının yerden kesilmesi” bu enkarnasyonda onun için yararlı değildir. O, kendisini köklenmiş, sağlam ve gü­venli hissetmesine yardımcı olan yiyecekler yemelidir. Eğer o şe­kerin endişeye ya da odaklanamamaya neden olduğunu fark ederse, şeker yememesi iyi olur. Ona düzenli bir egzersiz progra­mı da gerekir; bu kendisini fiziksel olarak güçlü hissetmesine yardımcı olur, böylece özgüveni gelişebilir.

Diğer düğümsel gruplardakilere kıyasla, bu insan alkole ya da uyuşturucu maddelere düşkünlük göstermemeye daha çok dik­kat etmelidir o bunu kaldıramaz. O zihnen zaten odaklanma­mış haldedir ve uyuşturucu maddeler ya da alkol onu sağlıksız ve abartılı bir biçimde etkileyebilir.

Düzenli Çevre

Başak Kuzey Düğümü insanı için düzenli bir çevre gerekir. Kaos ona iyi gelmez. Evini ve iş yerini düzenli ve temiz tutmak onun için çok önemlidir. Yine, altta yatan mesele güvendir. Çevresi te­miz ve düzenli olduğunda, o kendi dışındaki dünyada düzen ya­ratma konusunda kendisini daha güçlü ve güvenli hisseder.

FATURALARI ÖDEMEK

Faturaları zamanında ödemek Başak Kuzey Düğümü insanı için bir başka “gerekli” rutindir. Ayrıntıların üzerinde kalmak, onun bu dünyada güvenle ve kolaylıkla iş görmesi için gerekli olan bir içsel güvenlik yaratır. O aslında bir dinamodur ortalama bir in­sanın beş saatte yapacağı işi bir saatte başarabilir. Mesele yeteneksizlik değil, dünyayla karşılaşabilmek için kendini psikolojik olarak rahatlatmaktır.

Listeler Yapmak

Listeler, Başak Kuzey Düğümü insanının düşünüşünü düzenle­mesine çok yardımcı olur. Plânlama onun zihinsel enerjisini odaklamasını ve maddi dünyada düzenli bir katılım duygusu ve güç kazanmasını sağlar. Kararlar verirken, doğru yolu açıkça anlamak için, onun konunun tüm lehte ve aleyhte olan noktala­rını yazması yararlı olabilir.

Bu insan günlük plânlamalar ve ayrıntılı organizasyonlar konusunda başarılıdır. Ayrıntıları organize etmesi, onun vizyo­nunu gerçekleştirme yeteneğine daha çok güvenmesini sağlar.

EGZERSİZ

Düzenli bir bedensel egzersiz programı bu insan için gereklidir. İdman yapmak için haftada üç kere spor salonuna gitmek küçük bir şey gibi görünebilir ama onun durumunda, bu rutin ona sağ­lam bir özdeğeri duygusu ve esenlik verir. Düzenli bir egzersiz rutininin sorumluluğunu üstlenmenin olumlu etkileri, onun fi­ziksel enerjisini olduğu gibi, duygusal, zihinsel ve ruhsal gücünü de artırır.

Evcil Hayvanlar

Evde hayvan beslemek Başak Kuzey Düğümü insanı için gerçek bir artı olabilir. Evcil bir hayvan onu bir rutine girmeye ve bir başka varlığa somut bir biçimde bakmaya zorlar. Aynı zamanda, o bu insanın vermeyi çok istediği koşulsuz sınırsız sevgi için güvenli bir çıkış yolu sağlar. O, evde beslediği hayvanlarla koşul­suz sevgi ile disiplin arasında uygun bir denge kurabilir. Eğer bunu insanlarla olan ilişkilerine uygulayabilirse, mutlu, sağlıklı ilişkilere nasıl sahip olacağını öğrenme konusunda uzun bir yol almış olur.

Dakik  Olmak

Başak Kuzey düğümü insanı bir yerde zamanında olmakta güç­lük çeker, çünkü geçmiş yaşamlarda başkaları onu iteklemiştir. Ama şimdi dakik olmayı öğrenmek onun için önemlidir. Bu bü­yük ölçüde, dakikliğin onun güven düzeyinde yaptığı farktan ötürüdür. Eğer o bir yere geç kalmışsa, kendisini suçlu hisseder; bu onun başkalarından “daha aşağı” olma duygusunu harekete geçirir. Kendini güvenli hissetmek için, o kendisine düşeni en son ayrıntısına kadar yapmalıdır. Eğer bir yere zamanında gi­derse, kurallara göre katılmış olur ve o noktadan sonra olup bi­ten her şeyle başa çıkabilir. Ama eğer geç kalmışsa, bütün günü­nün dengesi bozulabilir ve o güvensizlik hisseder.

O, bilincinde bir zaman’sızlık hali içinde yaşamaya çok alış­mış olduğundan, gideceği yere zamanında ulaşmak için ne za­man yola çıkacağını plânlamalıdır. Aksi takdirde, birbiri ardına gelen şeyler onun dikkatini dağıtır. O bir yerde zamanında olmak için bilinçli şekilde dikkat göstermelidir.

İşe yarayan bir yöntem, gideceği yere rahatça vaktinde ulaşmak için ne kadar zamana ihtiyacı olduğunu önceden plânlamak ve sonra buna on dakika eklemektir. Onun evden ne za­man ayrılması gerektiğini bilmesinin yararı olur; zihninde bu zamanı sabitleştirmesinin de yararı olur: “Buradan en geç 5.07′ de ayrılmalıyım.”

Öteki aşırı uçta, bu düğümsel gruptaki insanların bazıları bu eğilimi gidecekleri yerde hep “zamanından önce” olarak telâfi ederler! Onlar gidecekleri yere önceden varmak için kendilerine baskı yaparlar. Bu onları sürekli bir stres altına sokabilir; bu da sinir sistemlerini yıpratır. Bu onların geç kalan insanlara karşı hoşgörüsüz ve yargılayıcı davranmalarına da neden olabilir. Bir kez daha, ılımlılık yolu en sağlıklı yoldur.

Ruhsal Astroloji Jan Spiller

Bu, ruhsal kaderini geliştirmek isteyen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitaptır.
Her Dem Bütünün Hayrına OLsun

Buna da Bakmalısın !

Leave a Comment

error: Content is protected !!