MIKNATIS MUCİZESİ

Mıknatıs tedavisi şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde ve başka yerlerde daha yaygın kullanım ve popülerlik kazanıyor olsa da, iyileşme için manyetik enerjinin kullanımı binlerce yıl öncesine dayanıyor. Aslında, en eski yazılı tıbbi metin olan, Sarı İmparatorun, M.Ö. 2,000 civarında Çin’de yayımlanan Dahili Tıp Kitabı, sağlık dengesizliklerini düzeltmek için manyetik taşların uygulanmasından bahseder.

Eski Mısırlılar açıkça mıknatısların gücünü biliyorlardı. Efsaneye göre Kleopatra, gençliğini korumak için alnında manyetik bir taşla yattı (belki de beyindeki epifiz bezinin melatonini serbest bırakmasına neden olmaya çalışıyor). Hindistan’daki antik Hindular, ölen bir kişinin, ağrılarını gidermek ve bu hayattan ayrılmalarını kolaylaştırmak için kuzeye ve güneye hizalanmış (başları kuzeye dönük) vücutlarına dayanması gerektiğine inanıyordu. “

Mıknatıs kelimesi eski Yunanlardan geliyor. Manyetik özelliklere sahip volkanik kayaları ile bilinen bir Yunanistan bölgesi olan “Magnesia’dan taş” anlamına gelen Magnes lithos’tan kaynaklandığı düşünülmektedir. Yunan filozofu Aristo, mıknatısları iyileştirici bir terapi olarak kullanma hakkında konuştu.

Paracelsus: Mıknatıslar vücudun yaşam gücüne enerji verir

Mıknatıs tedavisinin bir sonraki tanıtıcısı 1493’te İsviçre’de doğmuş bir doktor ve simyacı olan Paracelsus idi. Hastalıklara, vücudun “mizahları” ndaki (zamanın baskın teorisi) dengesizliklerinin değil, dış maddelerden (hastalık kavramı) neden olduğunu öneren ilk kişi oydu. Hastalıkları tedavi etmek için kükürt, cıva ve diğer maddeleri kullanmanızı tavsiye etti. Paracelsus doğada “yaşam gücü” ve archaeus dediği (“eski” anlamına gelen) insan vücudunda bir nosyona sahipti. Archaeus’u bazı bitkilerde ve yiyeceklerde bulunan enerjiyle doldurarak hastalıkları tedavi etti. Paracelsus, iyileşme sürecine başlamak için vücudun yaşam gücüne enerji vermek ve onu etkilemek için mıknatıslar kullanarak, iltihaptan ishal ve epilepsiye kadar her şeyi tedavi ederek savundu.

1600’te İngiltere’den Elizabeth I’in mahkeme doktoru olan William Gilbert, manyetizma De Magnete’nin ilk bilimsel tezini yayınladı. Bu kitap, mıknatıslanma hakkındaki mevcut bilgileri özetliyor; örneğin, çeliğin demirden daha iyi bir manyetik yüke sahip olduğunu ve manyetik alan ile elektrik arasında bir ayrım olduğunu gösteriyor. Gilbert, Dünya’yı coğrafi kuzey ve güney kutuplarına yakın manyetik kutuplara sahip devasa bir mıknatıs olarak tanımlayan ilk kişiydi. Ayrıca, lodestone kullanımının “insan sisteminin birçok hastalığında faydalı olabileceğini” doğruladı. (Mıknatıslanmış taşlar için lodestone terimi, denizciler tarafından pusulalarda seyir aracı olarak kullanılan lodestone – “rehberlik taşı” – Orta Çağ’dan gelmektedir.)

Mesmer: Manyetizma zihinsel hastalıkları ve diğer koşulları tedavi edebilir

18. Yüzyıldan kalma bir matematikçi ve doktor olan Franz Anton Mesmer, yerçekimi alanlarının insan sağlığı üzerindeki etkileri üzerine doktora tezini yazdı. Evren boyunca ve vücudun içinde de akan manyetik enerji olduğunu öne sürdü. Mesmer, vücudun manyetik kutuplara sahip olduğunu ve hastalığın bu kutupların evrensel manyetik akış ile aynı hizada hareket etmesinden kaynaklandığını düşünüyordu. Nöbetleri ve diğer koşulları tedavi etmek için mıknatıslar kullanmayı denedi.

Mesmer, hastanın vücudundaki manyetik akışı etkilemek için kendi manyetizmini uygulayarak dokunarak iyileşebileceğini iddia etti. Mesmer, manyetizmanın zihinsel hastalıkları doğrudan ve diğer koşullara dolaylı olarak tedavi edebileceğine inanıyordu. Şifacı olarak Avrupa’yı dolaşarak ünlü oldu ve daha sonra Paris’te bir manyetizma salonu açtı. Salonunda hastalar, demir çubuklar ve çubuklar içeren su dolu kaplarda oturuyorlardı. Hastalar, hastalıklarından etkilenen vücutlarının bir kısmına manyetik su dökecekler ve bazen müzik akışını ve teatral Mesmer’in eklediği renkli ışıkların eşlik ettiği manyetik akışı kolaylaştırmak için elleriyle birleşeceklerdir. Hastalar bazen bayıldı veya kasılmalara girdiler, daha sonra “büyülendiklerini” iddia ettiler. (Mesmer’in manyetizma nosyonu yavaş yavaş hipnotik bir öneri olarak görülmeye başlandı, bu nedenle mesmerize kelimesi şu anki anlamı büyüledi.)