İnsan uykudadır. Uyku gönül uykusudur, sevgi ve birlik bilincinin, sevgi ve birlik gerçeğinin uykusudur. Tüm dinler, ruhsal tebliğler insanı bu derin uykudan uyandırmak üzere yeryüzüne inmektedir. İnsanın uyuduğunu anlaması çok zordur. Nasıl ki gece uykusunda rüyaları gerçek olarak algılıyorsak, gönül uykusunda da ego realitesini gerçekmiş gibi algılıyoruz. Bizi uyanmaktan alıkoyan ego realitesi içine doğmuş, o realiteye göre eğitilmiş olmamızdır.
İnsan yaşamı realitemizin sonsuz rüyasıdır. Rüyadan uyandığımızda ise artık “ben” veya “biz” dediğimiz şey yoktur, sadece gerçek vardır! Ancak uyanmadıkça bunun da ne anlama geldiğini bilemeyiz. Bugün bize düşen anladıklarımızı yerine getirmek, anlayamadıklarımızı kabul ve uyma içinde olmaktır. Biz bu safhada anladıklarımızı yerine getirirken, anlamadıklarımıza da uymayı öğrenmekteyiz. Uyma zamanla hem ahenk olma olduğu kadar anlamak için de bir ön şarttır. Uyarsak anlarız. Uymak teslimiyettir. Teslimiyet ise yasa ile yasa olmaktır. İnsan hangi şuur katına varırsa varsın anlamadığı yer olacak ancak uyacaktır. O nedenle uymayı, kabul etmeyi, emir olarak görüp yerine getirmeyi bugünden öğrenmelidir. Kaldı ki anladıklarımız, anlamadıklarımız için referanstır. İlla anlamak yoktur. Gönlün yettiği kadar anlamak yeterlidir. Yerine getirmek ise inançtır. Uyma uyanışı sağlayacaktır.
Unutmamalıyız ki uyanışı sağlayacak olan birkaç değerin kullanılması değildir. Hiç önemsemediğimiz, bu nedenle de sıklıkla dikkate almadığımız, çiğnediğimiz küçük değerler vardır. O değerler bir araya gelip bir mekanizma oluşturmadıkça hiçbir işe yaramazlar. Bizi uyandıracak olan küçük değerlerin küçük mekanizmaları ve küçük mekanizmaların bir araya gelip oluşturacağı büyük mekanizmalardır.
Küçük değerler, kendimizde hemen görebildiğimiz yanlışların yerine koymamız gereken doğrulardır. Çoğu kere o küçük yanlışları kendimiz için adeta çiğnenmesi hak olan önemsiz kurallar gibi görürüz.
Değerlerin sahiplenilmesinde bir sıra, bir hiyerarşi vardır. Öncelikli olan değeri kullanmadan sonraki değeri kullanamayız. Çünkü bir sonraki için geren güç ve anahtar bir öncekinin içindedir. Bizi uykudan uyandıracak olan o öncelikli değerdir. İstemeden kalp kırma, istemeden yapılan hatalar, küçük sınavları dahi başaramamak uyku halinin sonucudur.
Şüphesiz uyuduğumuzu kabul etmek, uyanmanın gerekliliğini anlamak, uyanmayı istemek, uyanmanın bizlere kazandıracağı sonuçlara inanmak ön koşullardır. Bu ön koşulların oluşması için yüksek düşünceler, yüksek düşüncelere sahip olmak için geçici, hayrı olmayan, kazanç getirmeyen düşüncelerden ve düşüncelerin ateşlediği duygulardan vazgeçmek gerekir. Bu vazgeçişler gönlü uyandıracaktır.
Anlıyoruz ki değerleri görmeye başlamak bir gönül işidir. Çoğumuz, gönül uykusunun bize yarattığı ne olduğunu anlayamadığımız isimsiz sıkıntıları biliriz ve zaman zaman hayra yönelik eylem ve düşüncelerimizin bize verdiği ferahlığı da tadarız. Ancak üzerinde düşünüp kendimize yeni bir yön tayin edecek gücü gösteremeyiz. Çünkü biz yanlışlarla doğruların bir arada olmasını bekliyoruz. Birkaç doğruyu gerçekleştirince kendimizi beğenip, avutarak yanlışlar denizine dalıyoruz. Yanlışlarımız doğru ve iyi olan için gerekli gönül gücümüzü elimizden alır. Kaldı ki neyin doğru neyin yanlış olduğu bilgisi bugün insanlığın elindedir. Bilgiye rağmen vazgeçmemiz gerekenlerden vazgeçmemek kalplerimizin daha da kapanmasına ve uykunun derinleşmesine neden olmaktadır. Gün gelecek artık hayrın, iç sevincinin bize ulaşamayacağı bir noktada olacağız. Neden bir “Pazartesi Sendromu” var, neden bebek dünyaya getiren genç anneler depresyona giriyor, neden çocuklar okulu eskisi gibi sevmiyor? Çünkü yaşamımız, bizi asıl gerçeğimiz üzerine düşünmekten alıkoyan geçici zevkler, oyalayıcı hoşluklarla ve bunları daha çok sağlamak için bin bir gayretle doldu. Bunlardan en ufak bir mahrumiyet bizde rüyalarımızdaki kâbuslara benzer psikolojik sıkıntılar yaratıyor.
Yanlışlardan vazgeçmeden o güzel değerleri aktif hale getiremeyiz. Değerler aktif hale gelmedikçe gönül uyanmaz. Küçük uyanışları yaşadıktan sonra vazgeçemediklerimize devam edersek gönüller tamamen kapanır, daha derin uykulara gireriz. Bugün, Gerçek Bilgiler Çağında, insanlığı bekleyen en büyük tehlikedir.
Sevgili Gönül Dostlarım, Büyüden Korunma Ritüelini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir küçük siyah torbaya biraz toprak,…
Sevgili Gönül Dostlarım, Sınırsız zenginlik için kubera mantrasını Om Shreem, Om Hreem Shreem, Hreem Kleem…
Sevgili Gönül Dostlarım, Eski Sevgiliniz ile barışmak mı istiyorsunuz ? İşte bunun için sizlerle çok…
Düşman Korkusundan Kurtulmak İçin Okunacak Dua
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle. Allah’ın ismiyle sana okurum. Allah sana şifâ versin. Ey…
Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’nın anlattığına göre Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, rüzgar estiğinde ve gökyüzünde…